Hindistan evliyâsından Alâüddîn-i Sabîr hazretleri “rahmetullahi aleyh” vefât edince orada bâzı hâdiseler vukû buldu
Şöyle ki;
Bir zaman sonra mübârek kabri kaybolup belirsiz hâle geldi.
Aradan yıllar geçti.
Bir gün kâfirlerden biri o yerlerden geçiyordu ki, bu yeri çok “parlak” ve “nûrlu” gördü ileriden.
Merak edip yaklaştı.
Mezar kalıntıları gördü.
Kendi kendine;
“Bu, bir Müslüman mezarı olmalı” diye düşündü.
Zâten sevmezdi Müslümanları.
Eline bir “demir” parçası aldı.
Hırsla vurdu kabir yerine.
O yerden bir “delik” açıldı.
Adam şaşırıp kaldı.
Merak edip başını soktu o deliğe.
Ama bir daha çıkaramadı.
Bir müddet öyle kaldı.
Sıkıntıdan bunaldı.
Yapacak bir şey yoktu.
Bu vaziyette öldü.
O gece, Alaaddîn-i Sabîr hazretleri, sevenlerinden birinin rüyâsına girdi.
Ve o kimseye;
“Burada bir köpek var. Gel, onu uzaklaştır buradan!” buyurdu.
O kimse uyandı.
Hemen oraya koştu.
Birinin öldüğünü, başının da bir “deliğin” içinde kalmış olduğunu gördü.
Başını delikten çıkardı.
Ama korkup geri çekildi!
Zîra başı, “köpek başı” gibiydi.
Bir “Fâtiha” okudu büyük velîye.
Sonra üzerine mükemmel bir “Türbe” inşâ ettirdi.