Bir zenginin teklifi!..

Belh şehrinde yaşayan Şakîk-i Belhî hazretlerinin huzûruna, çok zengin biri geldi bir gün.

 

Ve edeple arz etti:

 

“Efendim bir istirhamım olacak.”

 

“Buyur kardeşim.”

 

“Estağfirullah. Mâlumunuz, benim bir hayli malım var.”

 

“Evet, biliyorum.”

 

“Sizinse pek yok efendim.”

 

“Evet, öyle.”

 

“İzninizle, zât-ı âlinizin her ihtiyâcını ben karşılayayım. Bu arada duânızı da almış olurum.

 

Hazret-i Şakîk;

 

“Olabilir. Ama bana bu hususta garanti vermelisin” buyurdu.

 

Adam sordu:

 

“Nasıl bir garanti hocam?”

 

“Bak kardeşim!.. Bugün için malın çok. Ama bana verince azalırsa, veyâ hırsız gelip bütün malını çalarsa, yâhut ileride bir hatâmı görüp bu fikrinden vazgeçersen, veyâ ölürsen, o zaman ne olacak? Bütün bu hususlarda bana temînat vermelisin” buyurdu.

 

Zengin şaşırmıştı!..

 

Bir şey diyemedi.

 

Hazret-i Şakîk;

 

“Şu an benim rızkımı öyle kerîm bir zât veriyor ki, bütün bu hususlarda bana kefîldir. Her canlının rızkını O verir. Yine de hazînesinde hiç eksilme olmaz. Kullarının günahları sebebiyle rızıklarını kesmez. Ve hiç ölmez ve vaadinden dönmez” buyurdu.

 

Böyle yöyledi.

 

Ve sordu ona:

 

“Şimdi söyle. Böyle bir ‘Sâhib’im varken Onu bırakıp da başkasına gitmekliğim kulluğa yakışır mı?”

 

Zengin, özür diledi.

 

Ve elini öpüp ayrıldı huzurdan…




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan