Bir reformcunun hezeyanları

Sual: Bir reformcunun aşağıda bildirilen hezeyanlarına cevap yazar mısınız?
CEVAP
Maddeler hâlinde cevap veriyoruz:
1- (İlim öğrenmek veya okul yapmak için Cenneti bile feda ederim, haram da olsa, o işi yaparım) diyor. Dine uymak, ilim öğrenmek, Allahü teâlânın rızasını kazanıp Cennete girmek içindir. Allah’ın rızasını kazanmayan zaten Cennete giremez. (Cenneti istemem) demek, (Allah’ın rızasını istemem) demek olmaz mı? İkincisi haram işleyerek ilim öğrenilmez. Haramdan kaçmak önce gelir. Haramdan kaçmak, farzı yapmaktan önce gelir. Bunları bilmeden millete haram işletmenin vebali çok büyüktür.

2- (Ölünce beni yakın!) diyor. Hâlbuki dinimizde ölü yakılmaz. Ölünün yakılması Hindularda vardır. Tasavvufçulardan tasavvuf sarhoşluğu hâlinde böyle söyleyenler olmuşsa da, bunlar mazurdur.

3- Güya kerametini izhar için, (Kerametim demiyorum, kehanetim şudur ki…) diyor. Müslümanlıkta kâhinliğin, falcılığın yeri yoktur. Tahminim, görüşüm şudur denebilir.

4- (Öğretmen, memur olanlar namaz kılmaz, akşam eve gelince, Mâlikî’yi taklit ederek kaza ederler) diyor. Bu yanlıştır. Mâlikî’de, akşamdan sonra kaza etme diye bir şey yoktur. Zaruretsiz namazı terk etmek haramdır. Zaruretin de şartları vardır. Öğretmen veya memur olmak zaruret değildir. Mezahib-i Erbaa’da deniyor ki:
Vücub şartlarından ikincisi, namazı terk etmeye zorlanmamaktır. Mesela zâlim biri, onu namaz kılmamaya zorlarsa; kıldığı takdirde hapse atmak, dövmek, öldürmek, toplum içinde şerefiyle oynayıp tokatlamakla tehdit edilirse, namazı terk ederse günahkâr olmaz. Mâlikî’de zorlanan kişi, mümkün olduğu kadar gerekli temizliği yapar, kıraatini ifa eder, hasta ve acizler gibi ima ile de olsa namazını kılmaya çalışır. Hülasa gücü yettiği kadarıyla ibadetini yapması farz, terk etmesi haramdır. (Mezahib-i Erbaa)

5- (Resulullah dini yaymakta çok hırslıydı) diyor. Hâlbuki hırs,doymazlık, düşkünlük demektir; genelde kötü arzular için kullanılır. Para hırsı, şöhret hırsı gibi… Evliya zatlar için de hırslı denmez. Hadis-i şerifte, (O ne kötü kuldur ki, hırs onu rezil eder) buyuruldu. (Tirmizî)

6- Resulullah efendimiz, Peygamberlerden sonra insanların en üstünü olan arkadaşlarına, talebem bile demez, (Eshabım) yani (Arkadaşlarım) derken o, (Çömezler) diyor. Bu söz, hepsi cennetlik olan Eshab-ı kiramın kadrini düşürücü çirkin bir ifadedir.

7- Meleklere saldırıyor. (Çocuk iyi terbiye edilmezse anarşist olur, Azrail ve Zebani olur) diyor. Anarşistle, masum, günahsız melekleri aynı kefeye koyuyor. Azrail aleyhisselam da, Cehennemde görevli olan zebaniler de, Allahü teâlânın emirlerini yerine getiren meleklerdir. Meleklere hakaret etmek, onlarla alay etmek küfür olur.

8- Bir kâfir Müslüman olunca, eski günahlarının hepsi affolur. Hatta sevaba çevrilir. Bunun için Müslüman olmuş birinin, eski durumunu anlatıp kötülemek Müslümana yakışmaz. Fakat reformcu, (Ömer, helvadan yaptığı puta tapar, canlı kızını toprağa gömerdi. Bu eli kanlı birer cani olan Ömer ile Vahşi, Müslüman olduktan sonra…) diyor. Müslüman olmuş iki sahabi için böyle konuşmak, hele eli kanlı cani demek, ne kadar çirkindir. Çünkü Allahü teâlâ, iman edenlerin günahlarını sevaba tebdil etmektedir. Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenlerin günahlarını sevablara çeviririm.) [Furkan 70] Bu ayet-i kerimenin Hazret-i Vahşi için indiği Hadika’da bildirilmektedir.

Bir reformcunun hezeyanları

Kategori içindeki yazılar: Mezhepsizler