Kûfe’de yaşayan Ebû Muhammed Cerîrî hazretlerine bir gün talebeleri; “Efendim, sizi üzen, unutamadığınız bir hâdise var mıdır?” diye sordular.
Şöyle anlattı:
Bir gün mescidimize, hâlinden “garip” olduğu anlaşılan biri geldi. Abdest alıp namaz kıldı.
Sonra başını eğdi.
Ve tefekkür eyledi.
O gün Halîfe, akşam yemeğine bizi dâvet etmişti. O kimseye “Biz dâvete gidiyoruz, sen de gelmek ister misin?” dedim. “Hayır, siz bana bir tas bulamaç aşı getirin yeter” dedi.
İçimden;
“Herhâlde bizimle olmak istemiyor” diye düşünüp ısrâr etmedim ve istediği yemeği de getirmedim. Ancak o gece rüyâmda Peygamber Efendimizi gördüm.
Yanlarına koştum.
Konuşmak istedim.
Ama iltifat etmediler.
Çok üzülüp; “Yâ Resûlallah! Mübârek yüzünüzü niçin benden çeviriyorsunuz?” dediğimde; “Dostlarımızdan biri senden bulamaç aşı istedi, ama sen vermedin” buyurdular.
Ağlayarak uyandım!
Ve mescide vardım.
O kişi, başı önünde tefekkür ediyordu. Kendisine “Ey efendim! İstediğiniz şeyi şimdi getiriyorum” dedim.
Başını kaldırdı.
Tebessüm etti.
Ve “Peygamberimiz söylemeseydi getirmeyecektin” dedi ve çıkıp gitti.
Sonra ne kadar aradımsa da bulamadım. Kırk yıldır buna üzülüyorum!
Abdüllatif Uyan