Ben seni tanımıyorum!

Vaktiyle bir şehirde sâlih bir Müslüman yaşardı. Vakitlerinin çoğunu ibâdetle geçirirdi, ama Resûlullah Efendimize “salevât” okumayı ihmâl ederdi.

 

Bir gece rüyâ gördü.

 

Efendimizi görmüştü.

 

Ancak Resûl-i ekrem Efendimiz hiç iltifat etmeyip mübârek başlarını ondan çevirdiler.

 

Adam çok üzüldü!

 

Ağlamaya başladı!

 

Ve gözyaşları içinde “Yâ Resûlallah, bana niçin böyle davranıyorsunuz?” diye sordu.

 

Efendimiz;

 

“Ben seni tanımıyorum!” buyurdular.

 

Adamcağız kahroldu.

 

Ne diyeceğini bilemedi?!..

 

Gözyaşları içinde “Yâ Resûlallah! Ben, senin ümmetinden bir zavallı Müslümanım, beni nasıl tanımazsınız? Hâlbuki siz ümmetinizi; babanın oğlunu tanımasından daha fazla tanırsınız!” dedi.

 

Efendimiz cevâben;

 

“Öyledir, ama sen bana hiç salevât göndermiyorsun. Ben, ümmetimi; bana okudukları salevât miktârınca tanırım” buyurdu.

 

O esnâda uyandı…

 

Ve hatâsını anladı…

 

O günden sonra her gün bir miktâr “salevât-ı şerîfe” okumayı âdet edinmişti artık.

 

Bir gece yattı.

 

Rüyâda Resûlullah Efendimizi gördü.

 

Ama memnundu.

 

Zîrâ Resûl-i ekrem Efendimiz bu defâ ona sevgiyle baktılar ve tebessümle “Seni şimdi tanıdım” buyurdular.




Kategori içindeki yazılar: Abdüllatif Uyan