Tâbiîn’den olup, Irak’ta yetişen Bekr bin Abdullah Müzenî hazretlerini, bir zaman kadı/hâkim yapmak istediler bir beldeye.
O, cevâben;
“Ben hâkimlik yapamam” dedi.
Ve kabul etmedi.
Isrâr ettiklerinde;
“Doğru söylüyorum, ben hâkimlik yapamam” dedi.
Onlar yine;
“Yaparsın” dediler.
O zaman da;
“Ben size, hâkimlik yapamam, diyorum. Doğru söylediğime inanıyorsanız mesele yok. Eğer yalan söylediğime inanıyorsanız yalancıdan hâkim olmaz” buyurdu.
● ● ●
Bir gün de sohbetinde;
“Kardeşlerim! Çocuklarımıza mutlaka Kur’ân-ı kerîmi öğretmeliyiz” buyurdu.
Ve ekledi:
Resûl-i ekrem Efendimiz “Çocuklarına Kur’ân-ı kerîm öğretenlere, öğretilen Kur’ânın her harfi için, on kere Kâbe-i muazzama ziyâreti sevâbı verilir” buyuruyor.
● ● ●
Bir gün de yolda yaşlı birini gördü.
Kendi kendine;
“Bunun ibâdeti benimkinden çoktur. Onun için o benden daha fazîletlidir” dedi.
Ve yola devam etti.
Sonra bir genç gördü.
O defâ da “Benim günâhım, şu gencin günâhından kat kat çoktur. O hâlde Allah katında, o benden daha kıymetlidir” dedi.