Âb-ı Hayat – 4365

Mübarek Hocamız buyurdular ki, Büyüklerin bizzat huzurunda sohbet esasdır. Çünkü orada bütün duygu organlarınla ona bağlanıyorsun, göz, kulak, burun neyse. Yok, vefat ettiyse, râbıta etmek zorundasın. Râbıta kim yapar? Râbıtayı yapacak adam mı kaldı, seksen türlü vesvese, seksen türlü iş, bu da zor. Bunun da bir kolayı var. Çünkü kalb göze tâbidir. Göz neyle meşgul … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4363

Mübarek Hocamız; Efendim, bütün kemalat sohbette mündemiçtir, buyurdular. İyi de sohbetin kaynağı ne? Sohbetin bizler için kaynağı, İmam-ı Rabbani “kuddise sirruh” hazretleri. Çünkü asıl kaynaktan en iyi alan o. Onun için İmam-ı Rabbani hazretlerine dayanmayan sohbet, sohbet değildir. Kalbden kalbe yol vardır; peki efendim buyurdular, bu yol ne, bunun ismi ne? Yol var, tamam, fakat … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4362

Arkadaşlar, emr-i maruf yapmak kolay değil. Ters teper. Nitekim çok ters tepmeler var. Neden? Çünkü Allahü teala buyuruyor ki; yapmadığınız şeyi nasıl söylüyorsunuz… Nasıl tesir etsin? Evvela sen yok ol ki, o söyledikten sonra senin sözün tesir etsin. O bakımdan her konuşulan, her söylenen, her anlatılan iz bırakır anlamında kabul etmeyin! Bugün anlatırsın, kapıdan çıkınca … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4360

La ilahe illallah Muhammedün Resûlullah. O’nun kulları yanmasın diye uğraşmak, yani islamiyeti anlatmak, yani islamiyeti tebliğ etmek. Cenab-ı Hak bu seçilmiş arkadaşlarımıza, çok seçilmiş bir hizmet nasib etmiştir. Bunun kıymetini çok çok iyi bilelim ki, Rabbim, Allah korusun bir hatamız yüzünden, bir kusurumuz yüzünden bizden almasın bu emaneti. Mülk Allahındır. Alır, başka yere verir. Çünkü … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4359

Mübarek Hocamız buyurdular ki, Allahü tealanın en razı olduğu amel ve ibadetlerden birisi de, O’nun kullarına iyilik etmektir. Cenabı Hak en çok bundan razı oluyor. Çünkü O’nun kulları. Ve o iyiliğin de yüz çeşidi var, bin çeşidi var. Ona bir selam vermek, ona bir ayakkabı vermek, her şey bir iyiliktir ama öyle bir iyilik var … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4357

Ya Rabbi, Elhamdülillah… Herşey fani. Bundan evvel kaç tane Aşûre günleri geçti, kaç Cuma’lar geçti. Kimisi Fatih’de, kimisi Sarıyer’de, her yerde, ama bitti! İşte onun için cenab-ı Hak buyuruyor ki, “Küllü şey’in fân”, herşey fâni. Ancak Allah bâkî “celle celâlüh”. O halde, fâni olan nesne ile ömrü tüketenler de fâni. Ama Allahü teala bâkî! Allahü teala … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4356

Mübarek Hocamız ömürleri boyunca hep anlattılar, kitaplarına yazdılar. O ilaçlar içilmedikten sonra yani insan işittikleri ile amel etmedikten sonra fena. Hatta Allah muhafaza etsin, öyle buyurdular çünki. Eğer aldığı ilim, aldığı dua, aldığı herşey; kalbinde, aldığı kişiye karşı bir şey varsa, bir itiraz, bir terslik varsa, bütün o aldıkları içeride zehir olur, değişime uğrar. Nitekim … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4354 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Abdülhakîm Efendi hazretleri anlatmışlar “kuddise sirruh”, mübarek Hocamız naklettiler; Bir kumandan varmış. İsmi de İskendermiş. Mübarek bir insanmış, şeyhmiş. Savaştan dönerken önüne orman çıkmış. Buyurmuş ki; bu ormandan geçmek zorundayız. Tam ormana giriyorlar, her taraf zifiri karanlık. Kumandan önde, atı beyaz, ondan fark ediliyor. Emir veriyor askerlerine. Diyor ki; … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4353

Büyükler buyurdular ki; Halid bin Zeyd Ebû Eyyûb-i Ensari hazretleri “radıyallahü anh” 70 – 80 yaşlarında, hemde hasta, taa Medine-i münevvereden kalktı İstanbul’a cihada geldi. Hem de kaç bin Eshab-ı kiram. Ziya bey Allah rahmet eylesin, Mübarek Hocamızın kayınpederi; bir gün Arap camiine gittik; Evladım, burada çok Eshab-ı kiram kabri var, burada çok şehit düştüler. … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4351

Mübarek Hocamız buyurdular ki; Allah bir kuluna hayır murad ederse yani iyilik murad ederse, ona iyi iş nasip eder. Eğer Allah “celle celalühü” bir kulunu kovmuşsa, bu nereden belli olur. Yaptığı işten belli olur. Eğer o kul Allahü tealanın rızasına uygun hizmette ise, o kul Allahü tealanın verdiği işte ise, ne mutlu ona. Mesala mübarek … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4350

Kelime-i şehadeti unutursan mürted gidersin, Allah korusun. Niçin yaratıldığını, vazifenin ne olduğunu unuttuğun zaman feci âkibete uğrarsın. Çünkü Allahü teala Kur’ân-ı kerîmde; İnsanları ve cinleri kendime ibadet etsinler diye yarattım, buyuruyor. Ona ibadet nasıl olur? Sen hangi müessesede çalışıyorsan o müessesenin kâidelerine uymak zorundasın. Askere mi gittin, sen artık asker elbisesini giydin mi, artık senin kendi kuralların … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4348

Mübarek Hocamız buyurdular ki; Bu yolun büyükleri casustur efendim. Casus ne yapar? Halk arasına karışır, haber toplar. Bunlar kalp casusudur. Bakarlar ki, kalpte bir nûr var, bunu görünce üç şey uygularlar. Üç şeyden birisini uygularlar. Eğer müsaitse, bizzat eve davet ederler. Ne gibi? Küçük efendi ben seni sevdim, eve gel, derler. Nitekim Abdülhakim Efendi hazretleri … Devamını oku

Âb-ı Hayat – 4347 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

ali zeki osmanağaoğlu Büyükler buyurdular ki; Sevgi daima yukarıdan gelir. Allahü teala Kur’ân-ı kerimde buyuruyor ki: Allah onlardan razıdır, onlar da Allahtan razıdır. Cenab-ı Hak kendisi buyuruyor, Allah onlardan razıdır, onlar da Allahtan razıdır. Dolayısıyla, Amerika’da Ebubekir Ali var, ilk Türkiyeye geldiği zaman, Mübarek Hocamızı görmek için geldi. Efendim, böyle böyle, Ganada Ebubekir Ali sizi … Devamını oku