“Ey Cüneyd! İnsanlara nasîhat et!”

Bağdat evliyâsından Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri, Sırrî-yi Sekatî hazretlerinin derslerinde yetişip büyük İslâm âlimi oldu.   Hocası onu çağırdı.   “Ey Cüneyd! İlim meclisi kur da insanlara ilim öğret” buyurdu.   Ancak o, bunu istemiyordu.   Kendini buna lâyık görmüyordu.   “Ben nasıl vaaz ederim?” diyordu.   Bu emri her gün tehir ediyordu.   Nihâyet bir gece, Resûlullah’ı gördü rüyâda. … Devamını oku

İhlâs, samîmiyet demektir

Bağdat evliyâsından olan Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri henüz çocuktu ki, dayısı Sırrî-yi Sekatî hazretleri, onu yanına alıp hacca gitti.   Mescid-i haramda “dört yüz” âlim toplanmış, ‘şükür’ün târifini yapıyorlardı.   Bir kenara oturup dinlediler.   Dört yüz târif yapılmıştı…   Ama tam târifi yapılamamıştı.   Hazret-i Sırrî yeğenine;   “Kalk Cüneyd, bir târif de sen yap!” dedi.   Cüneyd; … Devamını oku

Niçin ağlıyorsun babacığım?

Bağdat evliyâsından Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri, henüz yedi yaşındaydı… Bir gün mektepten geldi. Babasını ağlarken gördü! Ve sordu hemen: “Babacığım, niçin ağlıyorsun?” “Oğlum! Dayın Sırrî’ye biraz zekât yolladım, almamış” dedi. “Buna mı ağlıyorsun?” “Evet yavrum. Bir ömrümü, ‘Allah adamları’nın, hem de ihtiyâcı varken kabul etmediği şu birkaç gümüş için tükettiğime ağlıyorum.” Cüneyd; “Üzülme babacığım, ben bu işi hâllederim” dedi. … Devamını oku

“Sence hangimiz daha üstünüz?”

Bağdat evliyâsından olan Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerine, bir gün bir papaz geldi. Ve kendisine; “Yâ İmâm! İkimiz de din adamıyız. Sence hangimiz daha üstünüz?” diye suâl etti. Büyük velî; “Bir hafta sonra gel, cevâbını vereyim” buyurdu. Papaz; “Peki” dedi. Ve bir hafta sonra geldi. Ancak geldiğinde; “Cüneyd vefât etti” dediler. Çok şaşırdı; “Vefat mı etti?” “Evet.” “İyi ama bana … Devamını oku

İmânla gitmek için…

Bağdat evliyâsından Câfer-i Huldî hazretlerinin kabr-i şerîfi Bağdat’tadır. Sevdiği bir genç vardı. Bir gün bu zâta geldi. Ve sordu ki: “Efendim, dünyâdan îmânla gitmek için ne yapmak lâzımdır?” Büyük zât cevâben; “Bunun için, son nefeste ‘Allah’ demelidir” buyurdu. Genç; “Peki efendim” dedi. Ve ayrıldı huzurdan. Birkaç adım gitmişti ki, seslendi arkasından: “Anladın mı dediğimi?” “Anladım efendim.” “Ne anladın?” “Îmânla … Devamını oku

Sıkıntıyı dert etme evlat!

Câfer-i Huldî hazretleri, Bağdat’ta yetişen velîlerden olup, kabr-i şerîfi de Bağdat’tadır. Talebesinden birini gördü. Ancak neşesizdi. Ona sordu ki: “Hayrola, neyin var?” “Dünyâ sıkıntısı hocam. Genci sevmişti. “Evlâdım! Dert etme onları. Allahü teâlâ bize öyle bir nîmet verdi ki, dünyânın bütün sıkıntıları bize gelse, bu nîmet yanında yine de hiç kalır” buyurdu. Ve ilâve etti: “Hani insanın … Devamını oku

Niçin ince giyindiniz?

Kabr-i şerîfi Bağdat’ta olan Bişr-i Hafî hazretleri, çok soğuk bir günde, üzerine ince bir şey giyip dışarı çıktı.   Soğuktan titriyordu!   Biri onu görünce;   “Efendim, bu soğuk havada neden böyle ince giydiniz?” diye sordu.   Merak etmişti.   Bu büyük zât;   “Fakîrleri hâtırladım. Onların hâlleriyle hâllenmek istedim” buyurdu.   Ve ilâve etti:   “O garipler … Devamını oku

Cüzzamlı hastanın verdiği ders!

Bağdat’ta yaşayan Bişr-i Hafî hazretleri anlatıyor: Bir gece rüyâda Hazret-i Peygamberi (aleyhissalâtü vesselâm) gördüm. Bana sordular ki: “Ey Bişr! Allah sana bu dereceyi niçin verdi, biliyor musun?” Arz ettim ki: “Bilmiyorum yâ Resûlallah!” Cevâbını merak ettim… Bana doğru döndüler. “Şu üç şey için verdi. Birincisi; dînimizin emirlerine tam riâyet ediyorsun. İkincisi; Evliyâ zâtlara hizmet ediyorsun. Üçüncüsü … Devamını oku

Bu zât için evliyâ diyorlar!

Bağdat’ta yaşayan Bişr-i Hafî hazretleri zamânında bir adam, bu zâtın büyüklüğünü bilmiyordu… Bir gün gördü bu velîyi. Hemen takıldı peşine. Kendi kendine “Bu zât için evliyâ diyorlar. Bakayım doğru mu?” diye düşünüyordu. Gördü ki, fırından ekmek aldı. Kebapçıdan da kebap ve helva. Yine kalbinden “Nefsini ne de çok seviyormuş” dedi… Nihâyet bir köye vardılar. Bişr-i Hafî bir … Devamını oku

Allah seni her an görüyor!

Bağdat’ta yaşayan ve kabr-i şerîfi Bağdat’ta olan Bişr-i Hafî hazretleri anlatıyor:   Bağdat’ta bir genci gördüm ki, askerler kırbaçla dövüyorlardı kendisini!   Yanına gittim.   Dikkat ettim.   Yüz kırbaç vurdular da yine hiç sesini çıkarmadı genç adam…   Sonra onu bağladılar.   Ve hapse götürdüler…   ● ● ●   Merak edip yanına gittim.   Ve … Devamını oku

Ben artık buraya dönmem!

Bağdat’ta yaşayan Bişr-i Hafî hazretleri, gençliğinde içki içerdi. Bir gün yine sarhoştu. Sallanarak giderken yerde, çamurlar arasında bir “kâğıt” gördü. Üzerinde “Allah” yazılıydı. İçi sızlayarak eğilip aldı. Çamurunu giderdi. Üzerine “güzel koku” sürdü. Ve evinin duvarına astı. O gece bir kimse rüyâ gördü. Bu, Bişr’in tanıdığı biriydi… Demircilik yapıyordu. Gâipten bu kimseye “Git, Bişr’e haber ver ki, dün yaptığı bir … Devamını oku

Allah seni görüyor evlat!

Bağdat’ta yaşayan Bişr-i Hafî hazretleri zamânında bir kişi, eline bir “bıçak” almış, hiddetle bir zavallıya saplamak istiyordu! Üstelik de çok güçlüydü. Kimse mâni olamıyordu. Öbürüyse can havliyle çırpınıp duruyordu çâresizce! Güçlü olan, bıçağı kaldırdı. Tam adama saplayacaktı. O anda Bişr-i Hafî hazretleri, onu bu vaziyette gördü. Yaklaştı yanına. Ve bir şey söyledi ona. Adam bunu duyunca, indirdi … Devamını oku

“Umreye niçin gidiyorsun?”

Bağdat’ta yaşayan Bişr-i Hafî hazretlerinin huzûruna, bir gün “zengin” bir kimse gelip; “Umreye gidiyorum” diye arz etti. Büyük velî sordu: “Yol harçlığın ne kadar?” “İki bin dirhem efendim.” “Umreye niçin gidiyorsun?” “Allah rızâsı için.” Buyurdu ki: “Umreye gitmeden de Allah’ın rızâsını kazanmak mümkün. Sana, ondan daha çok sevap olan bir iş desem yapar mısın?” “Yaparım efendim.” “Pekâlâ, bugün … Devamını oku