“Emr-i mârufta çok çile vardır!”

Tâbiîn-i kirâmdan ve evliyânın büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık hazretleri, Medîne’de dünyâya geldi.   Kabr-i şerîfi Medîne’de, Bakî kabristanındadır.   Bir kimse İmâm-ı Câfer hazretlerine geldi ve ona;   “Yâ İmâm lütfen duâ buyurun. Allahü teâlâ bana çok mal, çok para versin ve çok hac yapmamı nasip eylesin” diye ricâ etti.   Hazret-i İmâm;   “Pekâlâ” dedi.   Ve el kaldırıp “Yâ … Devamını oku

Nimetin kıymetini bilmek…

Tâbiîn-i kirâmdan ve evliyânın büyüklerinden olan Câfer-i Sâdık hazretleri, Medîne’de dünyâya geldi.   Kabr-i şerîfi, Medîne’de, Cennet-ül Bakî kabristanındadır.   Süfyân-ı Sevrî hazretleri bir gün Câfer-i Sâdık hazretlerinin evine gitti ve huzûruna girip görüşmek için izin istedi.   İzin alınca huzûruna girdi…   Hazret-i Câfer;   “Ey Süfyân! Sen zaman zaman sultânla görüşüyorsun. O seni arıyor, sen … Devamını oku

Git, İmâm-ı Câfer’i bana getir!

Câfer-i Sâdık hazretleri, İslâm âlimlerinin göz bebeğidir. Zamânın hükümdârı, bir gece vezîrine “Git, İmâm-ı Câfer’i bana getir. Onu öldüreceğim” dedi.   Vezîr, ona;   “Amân hükümdârım! Gece gündüz ibâdetle meşgul olan ve devlet işlerine karışmayan bu kimseyi öldürmekten vazgeçin!” dedi.   Ve epey dil döktü.   Ama iknâ edemedi.   Mecbûren gidip çağırdı.   O arada hükümdâr, cellâtlara “İmâm-ı … Devamını oku

Abdest alan râhip!..

Câfer-i Sâdık hazretlerine, bir gün “iki genç” gelip, “Efendim, bize abdestin fazîletinden anlatır mısınız” dediler.   Büyük velî, “peki” dedi.   Şu hadîs-i şerîfi nakletti:   (Ümmetimin abdest uzuvları, mahşer karanlığında öyle nûrlu olur ki, etrâflarına ışık saçar. Başkaları onlara gıbtayla bakıp, keşke biz de bu ümmetten olsaydık diye hayıflanırlar.)   Sonra o gençlere;   “Eski … Devamını oku

Hâlis tövbe eden sarhoş!..

Şam’da dünyâya gelen Ebû Bekr-i Sûsî hazretlerinin kabr-i şerîfi de bu şehirdedir.   Bir gün talebesiyle sohbet ediyordu.   Bir ara dergâhtan içeri bir genç girdi.   Elbisesi kir pas içindeydi.   Üstelik de “sarhoş”tu.   Ayakta duramıyordu.   Talebeler tiksindiler ondan.   O genç, nihâyet bir kenara yığılıp kaldı!   Büyük velî, derse ara verip “Evlâtlarım! Onu böyle görünce … Devamını oku

“Namaz, dînin direğidir”

Kalender Baba, Gelibolu’yu nurlandıran bir Allah adamı.   Bu zâtı sevenlerden biri, onu ziyâret için bindi katırına, düştü yola…   Ama bir mola yerinde kaçtı hayvanı.   O ıssız yerde bineksiz kalakalmıştı…   Çâresizdi!..   Ellerini açıp;   “Yâ Rabbî! Kalender Baba hürmetine bana yardım et” diye yalvardı.   O esnâda, hayvanının ilerden geldiğini gördü.   Hem … Devamını oku

Kurtarıcı aslan!..

Kalender Baba, Gelibolu’yu nurlandıran bir Allah dostudur.   Bir gün birkaç sevdiği huzûruna gelip “Efendi Baba! İzninizle sefere çıkacağız” dediler.   Mübârek zât;   “Hayhay! Selâmetle gidin, bir sıkıntıya düşerseniz, hemen beni hâtırlayın” buyurdu.   “Peki baba” dediler.   Ve düştüler yola.   Ancak bir yere geldiklerinde, “harâmîler” kestiler yollarını.   Şaşırdılar.   Çâresizdiler!..   Hemen Kalender Baba’yı … Devamını oku

Sana yardıma geldim

Şerbetçi Baba, Gelibolu’yu nurlandıran bir Allah dostudur. O devirde, yalnız yaşıyan biri vardı.   Evinde ibâdetle meşguldü hep.   Ancak bir ara hastalandı.   Ve gitgide şiddetlendi.   Bakacak kimsesi de yoktu.   Çâresizdi!..   Açtı ellerini.   “Yâ Rabbî! Bana bir yardımcı gönder” diye yalvardı.   O anda aralandı kapısı.   İçeri nûrâni bir zât … Devamını oku

Dünyada en mühim şey…

Şerbetçi Baba, Gelibolu’yu nurlandıran bir Allah dostudur.   O devirde genç bir âşık, bu zâtın büyüklüğünü işitip Gelibolu’ya geldi. Maksadı, ziyâret etmekti bu mübârek zâtın kabrini.   Ancak çok aradı.   Kabri bulamadı.   Akşam olunca bir eve misâfir oldu.   Bu zâtın sevdiği biri vardı.   O, bir gece yattı.   Rüyâda göründü mübârek. … Devamını oku

İslâmiyet, bir reçetedir

Pîr Alî Efendi, Tekirdağ’a yakın Malkara’da yaşadı.   Orada vefât etti…   Nûrlu kabri oradadır.   Her zaman olduğu gibi bu büyük zâtı çekemeyenler de vardı.   Hattâ din adamlarıydı.   Bu zâtı imtihan etmeye yeltendiler.   Tefsîr ve hadîs ilminden zor suâller tesbit edip yazdılar bir kâğıda. Bunları ona sorup ilmî derecesini ölçeceklerdi gûya. … Devamını oku

Bu bezi kefen yaparsın!

Pîr Alî Efendi, Tekirdağ’a yakın Malkara’da yaşayıp orada vefât etti…   Nûrlu kabri oradadır.   Bu mübârek zât uzun bir yolculuğa çıkmıştı bir gün.   Hanımı hâmileydi.   Ayrılmadan önce çarşıdan bir parça patiska bez aldı.   Hanımına uzatıp;   “Hanım, al şunu” dedi.   Hanımı merak etti.   Ve sordu hemen:   “Hayrola, nedir bu?”   “Kefenlik … Devamını oku

“Bana İslâm’ı anlat!..”

Seyyidet Nefîse hazretlerinin bitişiğinde komşu bir “kadın” vardı.   Yahûdî dîninde olup, “kötürüm” bir kızı vardı.   Bir gün evden çıkarken;   “Kızım sen evde otur, ben biraz sonra gelirim” dedi.   Sakat kız annesine;   “Anneciğim! Ne olur sen gelinceye kadar ben, komşumuzun evinde bekleyeyim” dedi.   Annesi “peki” dedi.   Ve izin alıp, sakat kızını Seyyidet … Devamını oku

“Ne olur, oğlum için duâ edin!”

Mekke-i mükerreme’de dünyâya gelen Seyyidet Nefîse hazretleri zamânında Hristiyan bir kadın, bir de oğlu vardı.   Bu çocuk, sefer için çıktı bir gün evden.   Issız bir yerde yürüyordu.   Eşkıyâlar tutup esir ettiler.   Aradan günler geçtiyse de annesi, hiçbir haber alamıyordu oğlundan.   Çâresizdi.   Seyyidet Nefîse hazretlerine gitti.   Durumu anlatıp;   “Ne olur, oğlum … Devamını oku