Din kardeşinize yardım edin!

Bağdat’ta yetişen velîlerden Ebû Bekr bin Sa’dan hazretlerinin sevdiklerinden birinin hanımı, bir gece rüyâda gördü bu zâtı.   Evlerini teşrîf etmiş ve “Karnım çok aç. Bir sofra kurun da yemek yiyelim!” buyurmuştu.   O kadın da, sabahleyin anlattı bu rüyâyı beyine.   O da çok sevinip;   “Hayırdır inşallah” dedi. “Yoksa bizim evi mi teşrîf edecekler?”   Hanım; “Neden olmasın” deyince; “Öyleyse hazırla yemekleri, … Devamını oku

“En büyük kerâmet, istikâmettir!”

Edremit velîlerinden olan Sağma Dede, kalp gözü açık, mübârek bir evliyâ zât idi. Şöyle ki;   Bir gün bir sevdiğini ziyârete gitti. Evde başkaları da vardı.   Ancak içlerinden biri, bu zâtın evliyâdan olduğuna pek inanmıyordu.   Kötü biliyordu.   Kendi kendine;   “Bu zâta evliyâ diyorlar. Ama bir kerâmetini görmeden inanmam” diye düşündü…   O … Devamını oku

“Ben bilirim demek ne kadar çirkindir!” 

Edremit toprağını nurlandıran velîlerden Sağma Dede’nin vefat şekli enteresandır.   Şöyle ki;   Ömrünün son gününde namaza durdu odasında. Az sonra hanımı girdi odaya.   Bir şey soracaktı.   Ancak girdiği zaman namazda gördü onu.   Çıkıp, bir saat sonra tekrar girdi. Ama yine namazdaydı.   Kendi kendine;   “Allah Allah!.. Hiç böyle uzun namaz kılmazdı” dedi. … Devamını oku

Büyükler imtihan edilmez!

Tus, yâni Meşhed şehrinde yaşayan velîlerden Ebû Bekr-i Nessac hazretleri, Meşhed şehrinde doğdu. Aynı yerde vefât etti.   Bu zâtın zamânında bir “hoca” vardı ki, kötü olarak tanıyordu bu Allah dostu olan velî zâtı.   Başkalarına aldanmıştı.   Bir gün kendi kendine;   “Gideyim, şu kimseye bâzı dînî suâller sorup imtihan edeyim. Hem öyle zor şeyler sorayım … Devamını oku

Üzülmeyin, sevinin çocuklar!

Kuhistan’da yetişen velîlerden Ebû Bekr-i Kisâî hazretlerinin dergâhı her gün dolup taşardı.   Ancak zamanla dar geldi dergâh. Genişletmek istedi mübârek. Ama şu işe bakın ki, dergâhın iki yanındaki evlerde oturan kimseler, kıymetini bilmiyorlardı bu zâtın. Satmadılar evlerini…   Büyük velî, çok para teklîf etti. Yine râzı edemedi. Talebeler geldiler hocalarının yanına:   “Çok üzgünüz hocam.”   Buyurdu … Devamını oku

“Gerçek mümin nasıl olur efendim?”

Nişâbur’da yetişen velîlerden Ebû Bekr El Ferrâ hazretleri “rahmetullahi aleyh”, 980 senesinde aynı yerde vefât etti.   Bir gün bu zâta;   “Efendim, kişinin amellerine, neye göre ecir ve sevap verilir?” diye sordular.   Gelen kişilere baktı.   Ve şöyle cevapladı:   “Kişinin ameline, o işe verdiği  ehemmiyet miktârınca, onu işlerken yaptığı hatâlara üzülmesi miktârınca ve o … Devamını oku

Babanın duâsını ve rızasını al!..

Nişâbur velîlerinden Ebû Bekr el Ferrâ hazretleri hakkında, bir sevdiği şöyle anlatıyor:   Bir zaman “nâfile hacca” gitmek üzere yola çıktık.   Nişâbur’a vardığımızda, Ebû Bekr el-Ferrâ ile görüşmek istedim.   Ama yalnız değildim.   Arkadaşlarım vardı.   Onlarla istişâre ettim.   Arkadaşlarım;   “Onu ziyâret edersen anne babanın rızâsını alman için seni geri gönderir. Hacdan dönüşte ziyâret … Devamını oku

Müslüman demek, namaz demektir!

Nişâbur’da yetişen velîlerden Ebû Bekr El Ferrâ hazretleri, 980 senesinde Nişâbur’da vefât etti.   Bu zâtın bir talebesi sefere çıktı bir gün. O zamanki şartlarda zor ve zahmetliydi yolculuk.   Her yerde su yoktu.   Abdest ve namazda zorluklar yaşanırdı. Bu genç talebe, sefer dönüşü geldi hocasının yanına.   Velî zâtın ilk suâli “namaz”dan oldu.   Ve o talebeye; … Devamını oku

Senin bir derdin mi var evlât?

Anadolu Evliyâsından İsmavlı Dede zamânında bir genç, yolda bir kız gördü. Kızın güzelliği yaktı gönlünü.   Âşık oldu bir anda.   Bir daha göremedi.   Göremedi ama, gündüz hayâlindeydi o kız; gece rüyâsında.   Unutmak istiyordu.   Ama ne mümkün.   Bunalıma girmek üzereydi…   Açtı ellerini.   “Yâ Rabbî! Kurtar beni bu sıkıntıdan, zîra dayanamıyorum artık” diye yalvardı. … Devamını oku

En faydalı şey nedir efendim?

Halep’te yetişen velîlerden Ebû Bekr bin Ebû Vefâ hazretleri, 1583 senesinde vefât etti.   Bu zâtın zamânında fakîr bir Müslüman hastalandı bir gün.   Kimsesi yoktu garibin.   Hastalığı günden güne ağırlaştı! Çâresizlik içinde kıvranırken rüyâ gördü bir gece…   Nûr yüzlü bir kişi, oturdu başucuna.   Tanımadığı bu sevimli kişi, bu büyük velîden başkası değildi.   Elini onun … Devamını oku

“Ben yalnız değilim ki!”

Şam’da yetişen Evliyâdan Ebû Bekr-i Dükkî hazretleri, 100 yaşını geçmiş olarak Şam’da vefât etti.   Gündüzü ilimle geçirirdi, geceyi de ibâdetle…   Emânete çok titizdi.   Meselâ birinden aldığı kalemi sâhibine vermeyi unutunca bir günlük yolu geri giderek onu sâhibine verdiği meşhurdur.   Ayrıca da;   Resûlullah Efendimizin ve Eshâb-ı kirâm’ın hayatlarını çok okur, okurken de ağlardı!   … Devamını oku

Üç gündür açız amca!

Bursa velîlerinden Tokatlı Hayreddîn Efendi, Edirne’de doğdu. 1608 senesinde Bursa’da vefât etti.   Çok şefkatli, çok cömert ve yardımsever bir zâttı.   Şöyle ki;   Umre için yola çıktı bir gün. Yol arkadaşları da vardı yanında. Henüz şehirden çıkmamışlardı ki, yolda bir kız çocuğunu gördü.   Çok acıdı hâline.   Üstü başı yırtıktı. Bir çöplükten yiyecek artığı topluyordu.   … Devamını oku

Ben, her şerbeti severim…

Yemen velîlerinden Ebû Bekr bin Abdurrahman Sekkaf hazretleri, Terîm’de vefât etti.    O devirde birkaç genç, şeytana uyup kıra gittiler bir gün. Eğlenip içki içeceklerdi orada.   Yine de kimseye görünmemek için tenhâ yer seçtiler. Biliyorlardı fenâ bir iş yaptıklarını.   Olacak bu ya…   Tam içki içerlerken, bu zât uzaktan gördü bu gençleri.   İçki içtiklerini … Devamını oku