Hindistan evliyâsının büyüklerden olan Abdullah Dehlevî hazretlerinin dergâhının yanında, dergâha bitişik arsası vardı bir kadının.
Talebeler çoğalınca, dergâh dar gelmeye başladı.
Yâni genişletilmesi gerekiyordu biraz.
Bitişik arsayı da medreseye katmayı düşündüler. Ancak arsasını satmıyordu bu kadın.
Isrâr ettiler.
“Hayır, satmıyorum!..
Siz başka arsa bakın!” dedi.
Ne kadar ısrâr ettilerse de sürdürdü bu inâdını.
Son bir defâ gidip;
“Eğer parayla satmaktan utanıyorsan, hediye ettiğini söyle. Biz parayı gizli olarak göndeririz sana” dediler.
Son cevâbı da;
“Hayır!” oldu.
Bunu duyunca, incindi büyük velî…
Şiddetle kırıldı o kadına! Bir şey buyurmadı ama o günden îtibâren her gün bu kadının ailesinden bir kimse ölmeye başladı.
Ve bir oğlu kaldı.
O da mühim bir hastalığa yakalanmıştı ki, aklı başına geldi nihâyet.
Birisiyle;
“Arsam, dergâhınıza hediyem olsun. Para da istemiyorum” diye haber gönderdi.
Bu haber o zâta ulaşınca kurtuldu çocuk hastalıktan.
Şifâya kavuştu…
Kadın, seviyordu artık bu Allah dostunu. Çocuğu büyüyünce götürüp yazdırdı o medreseye…