Sual: Ana baba muhtaç olduğu zaman, bunların nafakalarını kimin ve kimlerin vermesi gerekir, belli bir sıralaması var mıdır?
Cevap: Zengin olan çocukların, fakir olan ana babalarına nafaka vermesi farzdır. Kız ve oğlan çocuklar eşit miktarda verir. Anaya, babaya bakmak, bunlar öldükte daha çok miras alacak olana farz değildir. Bunlara daha yakın olana ve onların parçası olana farzdır. Oğlunun oğlu ile kızı bulunan anaya, babaya yalnız kızları bakar. Hâlbuki, mirası kız ile torun yarı yarıya alır. Kızının çocuğu ile erkek kardeşi bulunana, torunu bakacaktır. Hâlbuki, mirasın hepsini erkek kardeş alır. Kızlarının çocuklarına hiç miras düşmez. Fetâvâ-i Hayriyyede deniyor ki:
“Kazandığı, geçimini karşılayabilen fakir kimsenin, fakir babasına nafaka vermesi farz değildir. Fakir olan anasını, babasını kendi evine alıp, birlikte geçinirler. Zevceyi dövmek, eziyet etmek, nafakasını tam vermemek, onsuz başka şehre yerleşmek haramdır. Büyük günahtır. Kıyamet günü, bunun suali çok çetin, azabı da, pek elim olacaktır. Hâkim tarafından tazir olunması, cezalandırılması lazımdır. Gücü yettiği hâlde, üç cins nafakadan birini vermezse, hapsolunur.”
Sual: Ana babaya hizmette öncelik sırası nasıldır ve bir baba evladına kızabilir, emir verebilir mi?
Cevap: Bu konuda Hazânet-ür-rivâyât kitabında deniyor ki:
“Anadan babadan birine iyilik edince öteki incinirse, babaya hürmet, saygı, itaat etmeli, anaya hizmet ve yardım ve ihsan etmelidir. Babanın oğluna kızması, bağırması caizdir. Baba, çocuğuna vereceği emri, onun yapmayacağını anlarsa, onu isyan günahından korumak için, emretmemeli, bunu yaparsan iyi olur demelidir.”
Sual: Cemaatle namaz kılarken, imamda namazı bozan bir şey gören ne yapar veya imamın kendisi namazı bozan bir şeyi yaptığını sonra hatırlarsa ne yapması gerekir?
Cevap: İmamda namazı bozan bir şey bulunduğunu anlayan kimse, bu namazı tekrar kılar. Bunu imam namazda hatırlarsa yahut namazda iken namazı bozan bir şey hasıl olursa, bunu hemen cemaate bildirir. Namazdan sonra anlarsa, o cemaatten olduklarını hatırladığına, söyleyerek, haber göndererek, yazarak bildirir. Haber alan, iade eder. Alamayan affolur. Bir kavilde ve Şafii mezhebinde imamın cemaate haber vermesi lazım değildir.
Osman Ünlü