Allahü teâlâ için darılmak

Hubb-i fillah, Allahü teâlâ için sevmek demektir. Buğd-ı fillah ise, Allahü teâlâ için sevmemektir.

 

 

 

Sual: Günah işleyenlere karşı mesafeli durmak, darılmak, dinimiz açısından uygun olur mu?

 

Cevap: Hicr, menetmek, dostluğu bırakmak, dargın olmak demektir. Günah işleyene, ona nasihat olması niyeti ile hicr eylemek, caizdir, hatta müstehaptır. Bu hâl, Allahü teâlâ için darılmak olur. Hadis-i şerifte;

 

(Amellerin, ibadetlerin en kıymetlisi, hubb-i fillah ve buğd-ı fillahtır) buyuruldu. Hubb-i fillah, Allahü teâlâ için sevmek demektir. Buğd-ı fillah ise, Allahü teâlâ için sevmemek, dargın olmak demektir. Allahü teâlâ, Musa aleyhisselama;

 

-Benim için ne yaptın? buyurunca;

 

Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, ismini çok zikreyledim, diye arz edince, Allahü teâlâ;

 

-Namaz, sana burhandır, kötü iş yapmaktan korur. Oruç, kalkandır, Cehennem ateşinden korur. Zekât da, mahşer yerinde gölge verir, sana rahatlık verir. Zikir, mahşerde karanlıktan kurtarır, ışık verir. Benim için ne yaptın? buyurdu.

 

Ya Rabbi! Senin için olan işin ne olduğunu bana bildir, diye yalvarınca;

 

-Ya Musa! Dostlarımı sevdin mi, düşmanlarımdan kesildin mi? buyurdu. Musa aleyhisselam, Allahü teâlânın en çok sevdiği ibadetin, hubb-i fillah ve buğd-ı fillah olduğunu anladı.

 

Günah işleyeni, kabahat yapanı uzun zaman hicr eylemek caizdir. Ahmed bin Hanbel hazretlerinin haramdan geldiği bilinen hediyeyi kabul ettikleri için amcasını ve oğullarını hicr eylediği meşhurdur. Resulullah efendimiz, Tebük gazasına gelemeyen üç kişiyi hicr eylemiştir.

 

Sual: Bütün Peygamberlerin iman ve ibadet olarak bildirdikleri hep aynı mıdır?

 

Cevap: Bütün Peygamberler, hep aynı imanı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere iman etmeyi istemişlerdir. Fakat, dinleri, yani kalb ile, beden ile yapılması ve sakınılması lazım olan şeyleri başka başka olduğundan, Müslümanlıkları da ayrıdır.

 

Sual: İnsanlara maddeten yardım eden, hayır yapan kimse, zekât vermiş gibi ibadet sevabı alabilir mi?

 

Cevap: İhlas ile, yani Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak ve sevap kazanmak niyeti ile, farzları, sünnetleri yapmaya ve haramlardan, mekruhlardan kaçınmaya, yani ahkam-ı islamiyyeyi, İslamiyetin hükümlerini yerine getirmeye ibadet etmek denir. Niyetsiz, ibadet olamaz. Önce iman etmek, sonra İslamiyeti öğrenmek ve yapmak lazımdır.

 

 

 

Osman Ünlü’nün önceki yazıları…


Kategori içindeki yazılar: Osman Ünlü