Tâbiîn’in büyüklerinden olan Hasan-ı Basrî hazretlerinin yanına bir müslüman geldi bir gün.
Ve bu büyük zâta;
“Efendim, kızımı isteyen çok kimse var, hangisine vereceğimi şaşırıp kaldım” dedi.
Ona cevâben;
“Kızını, Allah’tan korkana ver. Eğer kızını severse, zâten iyi davranır, mutlu olurlar. Sevmezse de üzmez onu. Çünkü Allah’tan korkan, kimseye zulmetmez!” buyurdu.
● ● ●
Tâbiîn’in ve o devirdeki evliyânın en büyüklerinden Hasan-ı Basrî hazretleri, Eshâb-ı kirâmın büyüklüğünü anlatıyordu…
Bir aralık;
“Siz onları görseydiniz, hâllerine bakıp deli zannederdiniz. Onlar sizi görselerdi, ‘bunlar Müslüman mı?’ derlerdi” buyurdu.
● ● ●
Misâfiri severdi.
Eksik de olmazdı.
Bâzen misâfirle evi dolup taşar, hattâ sabahın erken saatlerine kadar bu zâtın sohbetini dinler, hiç ayrılmak istemezlerdi.
Oğlu dayanamadı.
Bir gün misâfirlere;
“Babamı rahat bırakın, onu çok yordunuz. Zîra daha bir şey yememiş ve içmemiştir” dedi.
Babası duydu.
Ve çok üzüldü!
Oğluna dönüp;
“Sus evlâdım! Allaha yemîn ederim ki, bana, onları görmekten daha güzel bir şey yoktur” buyurdu.