Bağdat’ta yaşayan Bişr-i Hafî hazretleri zamânında bir kişi, eline bir “bıçak” almış, hiddetle bir zavallıya saplamak istiyordu!
Üstelik de çok güçlüydü.
Kimse mâni olamıyordu.
Öbürüyse can havliyle çırpınıp duruyordu çâresizce!
Güçlü olan, bıçağı kaldırdı.
Tam adama saplayacaktı.
O anda Bişr-i Hafî hazretleri, onu bu vaziyette gördü.
Yaklaştı yanına.
Ve bir şey söyledi ona.
Adam bunu duyunca, indirdi kolunu.
Ve “bıçak” düştü elinden.
Kendi de bayıldı hemen.
Zavallı kurtulmuştu.
İnsanlar, o zâlimin yanına koştular.
Baktılar, zor nefes alıyor.
Sordular ki:
“O zât sana ne dedi ki, bayılıp yere düştün?”
Dedi ki:
“O ihtiyar, bana ‘Senin bu yaptığını, Cenâb-ı Hak görüyor’ dedi. O böyle söyleyince korku geldi kalbime! Sonrasını hâtırlamıyorum…”
● ● ●
Bir gün de eşyasını çaldılar bu zâtın.
O, bunu öğrenince başladı ağlamaya!
Fudayl bin İyâd hazretleri gördü.
Yanına yaklaşıp sordu:
“Malın çalındı diye mi ağlıyorsun?”
“Hayır.”
“Ya Niçin ağlıyorsun?”
Buyurdu ki:
“O hırsız, mahşer günü bu günâhın hesâbını veremezse cehenneme girecek. O ateşe nasıl dayanacak? Bunun için ağlıyorum.”