AHÎ-ZÂDE MEHMED HÜSEYN EFENDİ

Osmanlı şeyhülislâmlarının yirmisekizincisi ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Hüseyn’dir. Ahî-zâde diye meşhûr olmuştur. Babası, İkinci Selim Hân zamanı Anadolu kadıaskerlerinden Mehmed İbni Nûrullah Efendi’dir. 980 (m. 1572) senesinde İstanul’da doğdu. 1043 (m. 1633) senesinde deniz yolu ile hacca giderken, yolda vefât etti ve deniz kenarına defnedildi. Çocukluğunda ilk eğitimini babasından gördükten sonra, Şeyhülislâm Hoca Sa’deddîn Efendi’nin hizmetinde bulunup, ilim öğrendi. Hocasından çok istifâde etti. 997 (m. 1588) senesinde, ilimde yüksek dereceye ulaşınca, mülâzim (stajyer müderris) oldu. 998 (m.

1589) senesinde ilk olarak Papazoğlu Medresesi müderrisliğine ta’yin olundu. Sırasıyla 1000 (m. 1591) senesinde Osman Paşa, 1001 (m. 1592) senesinde Yeni Ali Paşa, 1009 (m. 1600) senesinde Şehzâde medreselerine, 1010 (m. 1601) senesinde Süleymâniye medreselerinden birine, 1011 (m. 1602) senesinde Süleymâniye Dâr-ül-Hadîs’ine müderris ta’yin oludu. 1014 (m. 1605) senesinde Rıdvan Efendi yerine İstanbul kadılığına ta’yin edildi. 1015 (m. 1606) senesinde bu vazîfeden alındı. 1017 (m. 1608) senesinde tekrar İstanbul kadılığına iade edildi ise de yeniden görevden alındı. 1020 (m. 1611) senesinde Anadolu kadıaskerliğine ta’yin edildi. 1021 (m. 1612) senesinde üçüncü defa İstanbul kadılığına getirildi. 1025 (m. 1616) senesinde Anadolu kadıaskerliğine tekrar getirildi. 1027 (m. 1617) senesinde Pervâdî arpalığı verilerek emekli oldu. 1032 (m. 1622) senesinde Rumeli kadıaskerliğine ta’yin edildi. Fakat aynı yıl içinde tekrar görevden alındı. 1035 (m. 1625) senesinde tekrar Rumeli kadıaskerliğine ta’yin edildi. 1039 (m. 1629) senesinde Gelibolu kadılığına gönderildi. 1041 (m. 1631)’de üçüncü defa Rumeli kadıaskerliğine getirildi. Bu sırada tutulduğu hastalıktan vefât etti diye yayılan haber üzerine Çeşmî Mehmed Efendi onun yerine getirildi. Ertesi gün ölmediği anlaşılınca, Çeşmî Mehmed Efendi tekrar Anadolu kadıaskerliğine gönderildi. Aynı sene içinde Şeyhülislâm Yahyâ Efendi görevden alınınca, Ahî-zâde Mehmed Hüseyn Efendi şeyhülislâm oldu. 1 yıl, 10 ay 22 gün şeyhülislâmlık vazîfesini yürüttü.

Ahî-zâde Mehmed Hüseyn Efendi derin ilim sahibi, faziletli bir zât idi. Kuvvetli hafızası var idi. Doğruyu söylemekten çekinmez, herkes ile ilgilenirdi. İleri görüşlü zekî bir zât idi. Güzel söz ve şiir söylerdi. Şiirlerinde “Hüdâyi” mahlasını kullanırdı. Kıymetli eserler yazmış ise de, bunlardan elde mevcûd olanları yoktur.

Ahî-zâde Mehmed Hüseyn Efendi’nin, İstanbul’da bir medresesi ve Balat semtinde, kiliseden çevirdikleri bir câmii vardır.

Şu beyitler onun şiirlerindendir:

Ben öldüm kaldı göğnüm sende, dâğ-ı firkatin tende,
Zarurî ayrılık düştü senin sende, benim bende.

Dedim olsun yoluna pâdişâhım câme-i ten,
Eskidir dedi gülüp nâz ile, ol goncadihen.

Vuslata bâr rızâ vermez ise olma melûl,
Durma ey âşık-ı Şûrîde hemân üstüne öl.

¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾

1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 755

2) Hulâsat-ül-eser cild-2, sh. 109

3) Devhat-ül-Meşâyıh sh. 48

4) Kâmûs-ül-a’lâm cild-1, sh. 1955

 


AHÎ-ZÂDE MEHMED HÜSEYN EFENDİ

Kategori içindeki yazılar: HİCRÎ 11.ASIR ÂLİMLERİ