Osmanlı âlimlerinden. İsmi, Sinânüddîn bin Ahî’dir. Aslen, Aydın iline bağlı Güzelhisar kasabasından olup, doğum târihi bilinmemektedir. Ahî-zâde diye meşhûr olmuştur. 936 (m. 1529) senesinde Bursa’da vefât edip, orada defnedildi. Kabri Kükürtlü yolu üzerindeki kabristandadır.
Asrının âlimlerinden ilim tahsil etti. Molla Birgivî-zâde’nin hizmetinde bulunup, ondan ilim öğrendi ve istifâde etti. İran’a gidip, Celâlüddîn Devânî’den de ilim tahsil ettikten sonra, oradaki ba’zı medreselerde müderrislik yaptı. Bir müddet orada kaldı. Oraya yerleşmek niyetiyle ev sahibi olup, evlendi. Fakat, “Vatan sevgisi îmândandır” hadîs-i şerîfi gereğince, İstanbul’a döndü. İlmî üstünlüğü herkesçe kabûl edilen Ahî-zâde, İstanbul’da Murâd Paşa Medresesi’nde ve Üsküb’de İshâk Paşa Medresesi’nde müderris olarak vazîfe yaptı. Daha sonra Edirne’de Çelebi Medresesi’nde müderrislik yaptıktan sonra, Trabzon’a müftî ve müderris olarak ta’yin edildi. Orada çok zaman ilim öğretip, feyz verdi. Bu vazîfeden emekli olup, Bursa’ya döndü ve orada vefât etti.
Aklî ve naklî ilimlerde yüksek dereceye sâhib olan Ahî-zâde, edebî ilimlerde, özellikle Arab edebiyatında ihtisas sahibi idi. Onun sohbetinde bulunan zevk alır, rûhu rahatlardı. Kimseyi incitmez ve sû-i zandan kaçınırdı. Karşısındakiyle konuşurken gayet tatlı ve yumuşak ifâdeler kullanırdı. Dâima güzel ahlâk üzere yaşardı. Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından kaçınır, Resûlullahın ( aleyhisselâm ) sünnetine sarılır ve bid’atten aslandan kaçar gibi kaçardı, İ’tikâdı, Ehl-i sünnet i’tikâdına, yaşayışı da İslâm dîninin emirlerine uygun idi.
Ahî-zâde, Sekkâkî’nin “Miftâh-ül-ulûm” adlı eserini şerh etmiştir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye tercümesi (Mecdî Efendi) sh. 465
2) Sicilli Osmânî cild-3, sh. 105
AHÎ-ZÂDE