Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Abdullah bin Ali bin Hasen bin Şeyh Ali’dir Yemen’in Terim şehrinde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1037 (m. 1627) senesi Yemen’in Veht köyünde vefât etti. Kabri ziyâret mahallidir. Ziyâret edenlerin duâları kabûl edilir ve korktuklarından emîn olurlar. Yemen vâlisi Muhammed Paşa, kabri üzerine büyük bir türbe yaptırdı.
Abdullah Yemenî küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Zamanının büyük âlimleriden; Şeyh Zeynüddîn bin Hüseyn, Seyyid Abdullah bin Sâlim, Şeyh Şihâbüddîn ve başkalarından ilim öğrendi. Sonra Benderşahar şehrine gitti. Orada Fakîh Nûreddîn Ali bin Ali Bâyedîdî’den fıkıh ilmini tahsil etti. Fıkıh ilminde mütehassıs oldu. Ayrıca tasavvuf ve Arabî ilimlerde de üstün dereceye yükseldi. İklim-üs-Sevâhil bölgesine gitti. Oradaki âlimlerle görüştü, ilmî istişârede bulundu. Âlimlerin ba’zılarına talebelik ba’zılarına da hocalık yaptı. Daha sonra Hindistan’a gitti. Ahmedâbâd şehrinde Şeyhülislâm Şeyh bin Abdullah Ayderûsî’yi ziyâret edip, ilim meclisine katıldı. Onun birçok eserini okudu. Tasavvuf yoluna ehil olduğuna dâir icâzet aldı. Hocasının emri ile, Benderâden şehrindeki büyük âlim ve velî Seyyid Ömer bin Abdullah Ayderûsî’nin hizmetine koştu. Çeşitli ilimlerde yükseldi.
Ahmed Yemenî, nefs ile çok mücâdele etti. Riyâzet ve mücâhedede bulundu. Güzel ahlâka kavuşmak için çok çalıştı. Çok ibâdet ederdi. Birgün İblîsi (şeytanı), siyah bir köle sûretinde çölde gördü. Şeytan kendisine; “Senin ibâdetinin bir benzerini bir başkası yapmadı” dedi. Abdullah Yemenî; “Defol karşımdan ey mel’ûn!” diyerek İblîsi kovdu. Şeytanın bu yol ile de insanı şaşırtacağını iyi biliyordu.
Abdullah Yemenî Hindistan’dan dönüp Yemen’in Veht köyüne yerleşip ilim ve ibâdetle meşgûl oldu. İnsanlar ilim ve edeb öğrenmek için huzûruna koştular. Ona talebe oldular. Talebeleri arasından âlim, sâlih, velî zâtlar yetişti. Bu velî zâtlardan ba’zıları şunlardır: Ârif-i billah Şeyh bin Abdullah bin Şeyh Ayderûsî, Seyyid Muhammed bin Alevî, Abdurrahmân bin Akil, Seyyid Ebü’l-Gays bin Ahmed, Seyyid Abdullah Müsavî, Seyyid Akîl bin Ömer ve başkaları.
Abdullah Yemenî, sultanlar gibi nafaka dağıtırdı. Ba’zan bir fakire çok mikdarda sadaka verirdi. Devlet adamları yanında, çok hürmet ve i’tibârı vardı. Çok güzel yazı yazar ve şiirler söylerdi. Şiirleri bir dîvânda toplandı ve insanlar arasında meşhûr oldu.
Abdullah Yemenî, hâller ve kerâmetler sahibi idi. Çok kerâmetleri görüldü. Bir zaman Sevâhil denilen yere gitmişti. Vâlinin adamları gelip haksız olarak vergi istediler. Haksız vere vergi alınması haram olduğu için vermek istemedi. Vâli alınmasında ısrar edince, Abdullah Yemenî ancak dört kişinin kaldırabileceği bir yükü, kaldırdı ve bir kenara attı. Oradan uzaklaştı. Bunu haber alan vâli çok korktu. Gelip af diledi ve özür beyân etti.
Abdullah Yemenî, bir grup fakir kimselere zengin olmaları için duâ etti. Onun duâsı bereketiyle o kimseler çok zengin oldular.
Bir kısım insanlar kendisine gelip hacca gidebilmeleri için duâ istediler. O da duâ buyurdu. Ellerinde hiç imkân olmadığı hâlde, sonradan kolaylıkla hacca gittiler. Abdullah Yemenî, kerâmetlerini göstermek istemez ve evliyâlık derecesine yükselmiş talebelerine de kerâmetlerini gizlemelerini tenbîh ederdi. Onlara; “En büyük kerâmet, istikâmet üzere olmaktır (harama helâle dikkat etmektir)” buyururdu. Vefâtına kadar bu hâl üzere yaşadı.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Hulâsat-ül-eser cild-3, sh. 61
2) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-2, sh. 127
ABDULLAH YEMENÎ