Abdest ve gusül azasının yarıdan fazlası yara ise, teyemmüm edilir.
Sual: Bir kimsenin eli, ayağı kopmuş veya felçli ise, yahut abdest uzuvları mesela yüzü tamamen yaralı olup yıkamak mümkün olmuyorsa, böyle bir kimse nasıl abdest alabilir?
Cevap: Merâk-ıl-felâhın Tahtâvî hâşiyesinde deniyor ki:
“Abdest ve gusül azasının yarıdan fazlası yara ise, bu kimse teyemmüm eder. Yarısı yara ise, sağlam yerleri yıkar. Yaraları mesih eder, yaraya mesih zarar verirse, sargı üzerine mesih eder. Bu da zarar verirse, hiç mesih etmez.
Başında hastalık olup, mesih zarar verirse, mesih sakıt olur, yapmaz.
İki elinin ve iki ayağının yıkaması farz olan yerleri kesik olanın yüzü de yara ise, teyemmüm edemeyeceğinden abdestsiz kılar ve namazı iade etmez. Yüzü sağlam ise, yüzünü yıkatır. Yardımcısı yoksa, yüzünü toprağa sürer.
Sağlam kimsenin bir eli felçli, yaralı, kesik, çolak ise, diğer eli ile abdest alır. İki eli de böyle ise, elini, yüzünü toprağa sürer.
Yaranın, çıbanın, kırığın üstüne, bunları tedavi ve zarardan korumak için zaruri olarak sarılan sargı veya tahta, merhem, alçı açılıp yara yıkanamaz ve mesih edilemezse, bunların yüzeylerinin ekserisine ve arada kalan sağlam cilt üzerine mesih edilir. İmkân olursa, bunlar çıkarılıp yara üzerine mesih etmek ve sağlam cildi yıkamak lazım olur. Bunların abdestli olarak sarılması ve belli müddeti yoktur.
Sağlam ayağı yıkayıp diğerindeki sargıya mesih caizdir. Yara iyi olmadan, üzerindeki şey düşerse, abdest bozulmaz. Mesih ettikten sonra, mesih olunan şey değiştirilirse de bozulmaz.
Tırnak kırılır veya yara olursa, üzerine veya ayaktaki çatlağa konan merhemi kaldırmak zarar verirse, bu hâl zaruret olacağından, merhemin üstü yıkanır. Yıkamak zarar verirse mesih eder. Bu da zarar verirse mesih de etmez. Diğer üç mezhepte, böyle olduğu için başka mezhebi taklide imkân yoktur. Bu merhemin, cebîre gibi olduğu, İbni Âbidînde yazılıdır. Fakat, diş dolgusu ve kaplaması böyle değildir. Çünkü, Maliki veya Şafii mezhebini taklid mümkündür.
Kendi sebep olmayarak aklı giden veya bayılanın üzerinden altı namaz vakti geçerse, aklı gelinciye kadar kılamadığı namazları kaza etmez. Hasta kimse ise, ima ile de kılamadığı namazların sayısı ne olursa olsun, bunların iskatı için vasiyet etmez. İyi olursa, hepsini kaza eder.”