Cenab-ı Hakkın en razı olduğu ibadet, onun kullarına iyilik etmektir. İyiliklerin de en kıymetlisi, islamiyeti öğretmektir. Eğer bu, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yapılmıyorsa, bunun hesabı âhirette çok zor olur. Tabii ki, habercinin vazifesi haber vermektir, postacının vazifesi mektubu getirmek. Ama muhatab biziz. Üzerindeki zarf değil. Postacının kendisi de değil. Cenab-ı Hak hepimizi bu derin gaflet uykusundan uyandırsın! Evvela kendisine bir sorsun; ben neyim, ben nasıl dünyaya geldim, niçin dünyaya geldim ve gideceğim yer neresi? Gideceğimiz yer âhiret, çok mühim. Bunu bütün Peygamberler “aleyhimüsselam” ümmetlerine bildirmişler.
Âb-ı Hayat – 4372