Âb-ı Hayat – 4279


Eyyûb “aleyhisselâm” bir gün çölde gusül abdesti almış ve üzerini giyindikten sonra, yan tarafına bakmış. Yanında altından bir çekirge görmüş. Hemen çekirgeyi almış cebine atmış. Bunun üzerine Allahü teâlâdan bir nidâ gelmiş. “Yâ kulum, ben sizi dünya malından müstagnî eyledim. Oysa siz altından bir çekirgeyi görünce hemen dünya malına meylettiniz.” Bunun üzerine Eyyûb aleyhisselâm da; Yâ Rabbî; müstagnî olan yalnız sensin. Ben ise perişân, muhtâç ve âciz bir kulunum. Sana karşı olan aczimi ifâde etmek niyeti ile bu çekirgeyi aldım, demiş. Tam İlmihâlde Hocamız; “İbâdet zillettir” buyurmuştur. Yani Allahü teâlânın huzûrunda, kulluk makâmında, abdiyet makâmında yok olmaktır. Onlar kulluk makâmında herşeyin Allahü teâlânın bir emâneti olduğunu biliyor ve idrâk ediyorlar. Bu sebeple bizler de Allahü teâlânın bize vermiş olduğu emânetlere en iyi şekilde bakmalı, onları emânete uygun olarak kullanmalıyız. Meselâ îmân bir emânettir. Buna çok şükretmemiz gerekir. Nimete şükür edersek Allahü teâlâ nimeti artırır. Nankörlük edersek, Allahü teâlâ elimizden alır ve acı azâb eder.



Âb-ı Hayat – 4279

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr