İmâm-ı Rabbânî hazretleri “kuddise sirruh” bir talebesine yazdığı mektubta, Allahdan ümit kesmek küfürdür, buyurmuş. O talebesi öyle dertli bir mektup yazmış ki, ben mahvoldum, ben perişan oldum, demiş. İmâm-ı Rabbânî hazretleri cevap veriyorlar; Allahtan ümit kesmek küfürdür. Evvela îmânını tazele. İki, eğer Allahü teâlâ sana iki nimet vermişse her şeyi vermiştir, başka bir şey talep etmene ihtiyaç yok, lüzum da yok. O iki nimetten biri, Ehl-i sünnet vel cemaat itikadı. İkincisi de bu yolun büyüklerini tanımak. Arkadaş; görmekle tanımak çok farklı şey. Ebû Leheb, Ebû Cehil, hepsi cenâb-ı Peygamberi “aleyhissalatü vesselam” gördü ama tanımadılar. Neden? Çünkü Allahü teâlâ o cevheri onların kalplerine uygun görmedi ve o kalplere nasib etmedi. Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye’de geçiyor; iyiliğe elverişli olmayan kimse, faidelenemez Peygamberi dahi görse. Onun için görmek yeterli değil, tanımak çok mühim. Tanımak bir nasib meselesi.
Âb-ı Hayat – 4276