Âb-ı Hayat – 4236


Şurası muhakkak ki, ömrümüzden bir gün daha gitti. Artık bugünü bir daha bulamayız. Hele dün zaten hiç yok. Onun için mü’min, fırsatı iyi değerlendirendir. Bu hayat bir fırsattır. Bugünler bir fırsattır. Konuşabiliyoruz, dinleyebiliyoruz, görebiliyoruz, bunlardan çok mahrum insanlar var. İnşallah tekrar bir araya geliriz. Çünki bir hadis-i şerif var. Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyor ki; Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle diriltilirsiniz. Eğer bir arada yaşamayı, sevgi ve muhabbetle yaşamayı, inşallah Rabbimiz hayatımızın sonuna kadar nasip ederse, biz o halde ölürüz. Öyle ölünce, yine sevdiklerimizle beraber buluşuruz. Asıl hayat öldüğümüz gün başlayacak. Bu dünya fanidir. Neden? Nasıl, çocuk annenin karnında dokuz ay bekler ama nihayet bitecek. Fakat bitmeyen bir ömür, ölünce başlayacaktır. Şu anda insanların yapısında atomlar, moleküller farklı şekilde yaratılmışlardır. Yüzbeş element, bütün kâinatın aslıdır ama âhiret o değildir. Ahiretteki yapı taşımız buradaki atom ve molekül değildir. Cenab-ı Hak o hayata uygun bir tarzda yeni bir vücut, yeni bir yapıyla bizi tekrar diriltecektir. Zerre kadar bundan şüphe etmemek lazımdır. İman bir bütündür, bir zerre şüphe, imanın tamamını götürür. İman altı şeye inanmaktır ama Allahü tealanın bildirdiği, cenab-ı Peygamberin ‘aleyhissalatü vesselam’ bize naklettiği dinin tamamına ait olan her emir ve yasağı, her bildirileni hem beğendik, hem de kabul ettik. İşte iman budur. Artık burası bu zamana uymuyor dersen bitti senin işin. Bu zamanda bu olur mu dersen, bitti senin işin. Hemen devre dışı! Sigortanın atması için, illa bir metre olması şart değildir. Bir milim de olsa, bir metre de olsa, atar. Onun için, sigortayı attırmadan şu hayatımızı bir esasa bağlayalım. Sanki sonumuz gelmiş gibi hazırlıklı ve tedbirli olalım. Çünki hiç kimsenin sonu şimdi mi, biraz sonra mı, yarın mı, öbür gün mü, belli değildir.



Âb-ı Hayat – 4236

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr