Âb-ı Hayat – 4230


Dünya fani, bugün var yarın yok. Ama yaptığımız işler, yaptığımız hizmetler veya yaptığımız hezimetler, karşımıza mutlaka çıkacaktır. Dolayısı ile biz hep hizmet yapmak, hep hayırlı işler yapmak istiyoruz. Bunu nasıl başarabiliriz? Kendi kendimize asla ve kat’iyyen. Çünkü gene Hazret-i Peygamber “aleyhissalatü vesselam” buyuruyor ki; Din-ül mer’i din-ül halilihi. İnsanın dini arkadaşının dini gibidir, dostunun dini gibidir. Dünyadayken kendisine iyi arkadaş seçmeyen, evliya-i kiram olsa bile bozulur. Çünki daima kötülük iyiye hâkimdir. Kötülük iyiyi ezer geçer. Nitekim bir çürük elma icabında bütün elmaları çürütebilir. Bir kötü insan çok insanları perişan ediyor. Allahü teala Kur’ân-ı kerîm’de; insanların çoğunun kötü olduğunu bildiriyor. Çoğunun ama… Allahü teala, şükredenler azdır, buyuruyor. İşte seçilme bu anlama gelir. Eğer Allahü teala bir kuluna hayır murad ettiyse onu kendisine seçer. Kendisine seçmek demek; seçtiği, sevdiği bir kuluna onu tanıştırır demektir. Bu iyiye alamettir. Onun için arkadaşların birbirini tanıması, birbirini sevmesi, bir araya gelmesi, Allahü tealanın büyük rahmetidir, büyük merhametidir. Hele hele şimdi fırtınaların çok sert estiği bir ortamda, insanların fevç fevç kötüye doğru koşarak gittiği bir zamanda, hemen her yerde kötülüğün hâkim olduğu bir zamanda böyle dindar kardeşlerimizin, müslüman arkadaşlarımızın bir araya gelmesi, tarifi imkânsız. Bu hiçbir tarife sığmaz.



Âb-ı Hayat – 4230

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr