ali zeki osmanağaoğlu
Büyükler buyurdular ki;
Ahmed Mekki efendiye Allah rahmet eylesin. Bazen boş kalırdık, kitaplarını alırdık, çantasını taşırdık. Fatih Camiine vaaza gelirdik. Bir gün vaaza gelmeden, Hıfzıssıhha Enstitüsüne varmadan, sol tarafta metruk bir çeşme gösterdi. Çeşme ama ne çeşme.. Belki beşyüz sene evvel yapılmış. Ağzından da incir ağacı çıkmış, su yok. Sadece üstünde bir taş, onun üstünde bir yazı var. Yazıyı oku bakalım, dedi. Hareke yok. Efendim, ben hareke olmadan okuyamıyorum, dedim. O zaman ben okuyayım, dinle dedi. Bu çeşmeyi yaptıran zât, bunun üzerine bir taş koymuş ve o taşın üzerine şunu yazmış. Acibtü limen talebed dünya vel mevtü yatlibuha. Ben şu insanlara hayret ediyorum. Ben şu insana şaşıyorum ki, yirmidört saat, gece gündüz yalnız dünyayı düşünüyor, âhiretten haberi yok. Doludizgin gidiyor, ölüm de onun peşinden gidiyor, her an alabilir. Çünki Allahü teala Kur’ân-ı kerimde mealen buyuruyor ki; Herkesin rızkı ve nefesi kayd edilmiştir. O nefes bir an ne ileri, ne de geri gelebilir. Bu sayılıdır; ama bazı muallak olan sebepler yüzünden, bazı hayır ve hasenat yüzünden, muhtemeldir ki, bazen o ömür uzayabilir. Nitekim, cenab-ı Peygamberin evlendirdiği bir genç, o gece gelen misafire yemek verdiği için, o gece ölümü beklendiği halde, Allahü teala onun o cömertliğinden, yiyeceklerini fakire verdiğinden dolayı, otuz sene daha ömür ilave etti. Acibtü. Ben şu insana şaştım. Limen. Şu insana ki, limen talebed dünya. Dünya, servet ve şöhrettir. Dikkat edin, herkese bakın, ya servet peşindedir, ya şöhret peşindedir.
Fî emanillah
Âb-ı Hayat – 4193 (Cuma’nız Mübarek Olsun)