Âb-ı Hayat – 4182


Allahü teala insana iki cins göz vermiştir. Biri, hayvanların hepsinde olan cinsten, et parçası göz. O müşterektir. Bir göz daha var. Ona inanç gözü, kalp gözü, sevgi gözü diyorlar. O da insanın kalbindedir. Bu göz, kimisinde yüzde on, kimisinde yüzde onbeş, kimisinde yüzde kırk, kimisinde yüzde ellidir. Hele hele yüzde yüz oldu mu; o, büyüklere mahsus, evliyalara mahsus, o zaman neler görürler. Mübarek Hocamız buyurdular ki; Oturduğu yerden Afrika’daki biri ne yapıyor, yahut da kabir ehli bir mü’min ne muameleler görüyor; mahşeri görür, Cenneti görür, Cehennemi görür. Çünki o kalp gözünün hilkati, yapısı, âhiret cinsindendir. âhiret cinsinden olunca, âhiretle ilgili her şeyi görür. Bu, dünya cinsinden olduğu için, dünyalıkları görür, öbür tarafı göremez. Bu kalp gözünün açılması da nasıl olur? Allah’tan kork! Gözün ağrıyınca kasaba mı gideceksin? Ne yapacaksın? Göz doktoruna gideceksin. Bu kalp gözlerinin açılması da göz doktorlarına mahsustur. Bir gün Mübarek Hocamız buyurdular ki; Bu Allahın dostu, sevgili kulları, kalp casusudur. Onlar kalp casusudur. Casus ne yapar? Haber toplar. Sağdan soldan, nerede ne yapıyor diye haber toplar. Bunlar da halkın arasına karışırlar, o kalp gözleriyle insanların kalbine nazar ederler. Kalbinde neler varsa.. Çünki kalpler iki çeşittir. Bir saman, bir metal. Saman çöpünü mıknatıs çekmez. Ama içinde metal parçası varsa, mıknatısı koyarsın yapışır.



Âb-ı Hayat – 4182

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr