Âb-ı Hayat – 4171


Dünyada ibadetten maksat, kalbi temizlemektir, beyni doldurmak değil. Beyin et parçasıdır. Nasılsa unutur. Ancak kalpteki unutulmaz. Çünki Allahü teala kalbi ve beyni farklı yaratmıştır. Yani ikisi birbirine bağlı değildir. Kalbi ve aklı farklı yaratmıştır. Onun için, akıl durur; ama kalp devam eder. Bunun kaynağı muhabbettir, sevgidir, hatırlamaktır. Onun beyin ile ne alakası var? Onun için, ibadet, ibadet, ibadet.. Maksat ne? Temizlemek. Bu temizlenmediği müddetçe, yapılan ibadetler ancak bize şöhret getirir. Arkasından kibir getirir ve felaket gelir. Neden? Çünki asıl maksat olmamıştır. Peki, bu kalp nasıl temizlenecek? Mübarek Hocamız buyurdular ki; Bu kalp iki şekilde temizlenir. Bir, islâmiyete uymak, yani ibadet. İkincisi, sohbet. Büyükleri hatırlamak ki, ona rabıta diyoruz. İbadet nedir? İlim, amel, ihlâs. İlim olmazsa, ibadet olmaz. İbadet olmazsa, hiçbir şeye yaramaz. İbadet var, ihlâs yoksa, yine bir şeye yaramaz. Dolayısıyla, kalbin temizlenmesi için, sahih olması lazımdır, bir de makbul olması lazımdır. Sahih olacak, bir de kabul olacak. Nasıl sahih olur? İşte emir ve yasaklar budur. Namazı emr edildiği şekilde kılacaksın. Tesbihi emr edildiği şekilde çekeceksin. Yani sahih olacak. Tamam, ibadet sahih; ama haram lokma yemişsen, haramdan giyinmişsen, yine kabul olmaz. Makbul olması çok zordur. Sahih, ilim, hepsi var; ama elbisenin bir düğmesinin bir ipliği haram. Kıldığı namaz kabul olmaz.



Âb-ı Hayat – 4171

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr