Âb-ı Hayat – 4009


İmam-ı Rabbani hazretleri 400 sene evvel buyuruyorlar ki, âhır zamanda yaşıyoruz. Mübarekler buyurdular ki, “kuddise sirruh”, efendim, İmam-ı Rabbani hazretlerinin zamanında bid’atler yayılmıştı, yani ortalık zifiri karanlıktı, diyor. Ve sünnetleri de uçuşan ateş böcekleri gibi görüyorum, buyuruyor. Efendim, ya şimdi gelse, bid’at ne? Küfür efendim, buyurdular. Onun için dünya her yerde gittikçe mamur oluyor. Binalar, yollar, fabrikalar. Doğru. Ama bâtın gittikçe de harab oluyor. Zâhir mamur, bâtın harab. Çünkü bâtından haberi olmayanlar, nasıl bâtını anlatsınlar. İşte Mübarek Hocamız bu günleri düşündüğü için demek ki, bu kitaplara kıymet verdiler, bu kitaplara ehemmiyet verdiler ki, hani hiç olmazsa, tamamı ele geçmezse de tamamı terk edilmesin diye o kitapları, 50 sene hiç durmadan, ilave, değişiklik, ilave, değişiklik… Gece yarısı matbaaları durdurmak sûretiyle yeniden baskılar… Velhasıl Mübarekler cefayı çekti, sefayı bize bıraktı açıkçası. Biz çok rahatız. Hiç, hiç, hiç bir arkadaş en ufak bir şikayette bulunmasın. Çünkü Eshab-ı kiramın, “aleyhimürrıdvan”, o Bedir harbinde, Uhud harbinde çektikleri, bir daha geri dönmemek üzere memleketleri, akarsuları terk ettikleri düşünülürse, biz çok rahatız. Ama yapılan hizmet de az değil. Hizmet çok büyük, ama zahmeti ötekilerin yanında hiç.



Âb-ı Hayat – 4009

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr