Âb-ı Hayat – 3998


Bu hayat inişli yokuşlu bir yoldur. Acı ve tatlı günleri çoktur. Fakat bir şair demiş ki, insanın ömrü, dünyanın ömrüne nazaran, sahrada esen bir yel kadardır, bir rüzgar gibidir. Yani insanın ömrü dünyanın ömrüne göre sahrada esen bir rüzgar gibidir. Bu ömür içerisinde, benim çok tatlı günlerim geçti, çok mutlu günlerim geçti fakat ne yazık ki o rüzgar ile beraber o da gitti, diyor. Bu ömrümün içerisinde benim çok acılı günlerim geçti, çok göz yaşlarımın aktığı günler geçti, hastalıklı günlerim geçti. İki defa böbrek nakli ameliyatı oldum, bunlar geçti. Ama o da rüzgar gibi geçti, diyor. Zalimler, güçlü olanlar zayıfları ezdiler ve bundan da mutluluk duydular ama o da geçti. Fakat bir şey geçmedi. O zulme uğrayanlar, o haksızlığa uğrayanlar, o ezilenler, âhirette göğüslerinde bir yazı ile gelecekler. Dünyada çektiklerinin yazısı ile gelecekler. Cenab-ı Hak bunlar nedir diye soracak. Ya Rabbi, ben zayıftım, dünyada iken mazlumdum, gariptim, fakirdim, yetimdim ama şu şu insanlar beni şu hale soktular. Şimdi hak istemek sırası bana geldi, diyecekler. Ve şair diyor ki; her şey geçti ama mazlumdan geçmedi. Onun boynunda asılı kaldı. Onun için arkadaşlar; ailenize karşı, talebenize karşı, müdürünüze karşı, küçüğünüze karşı, annenize karşı, babanıza karşı her ne ise, mazlum olun fakat zalim olmayın çünkü zulüm geçecektir ama mazlumdan geçmeyecektir. Onun için müminin tarifi şudur; Mümin su gibidir; suya herkesin ihtiyacı vardır. Müslümanın da ihtiyacı var, Hıristiyan’ın da ihtiyacı var, Yahudi’nin de, herkesin ihtiyacı var. Çünki su faydalıdır. O halde mümin, su gibi herkese faydalıdır.



Âb-ı Hayat – 3998

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr