Âb-ı Hayat – 3960


Gazetede bir ağabeyi hocamızla tanıştırdım. Efendim, çoktan beri bu arkadaşa sizinle görüştürmek için söz veriyordum, bir türlü nasip olmuyordu ama bugün kısmet oldu elhamdülillah, dedim. Ne iş yapıyor buyurdular. İşte gazetemize şu hizmeti yapıyor. Başka buyurdular, şu işi yapıyor. Başka efendim, buyurdular. Efendim, Kur’ân-ı kerîm ve İnciller kısmını İngilizceye tercüme ediyor, dedim. Şimdi oldu, buyurdular. Onlar için ölçü kitaplara hizmet çünkü. Yâ kardeşim buyurdular, kim Allahü teâlânın dînine hizmet ederse, hocası onun ayağına gelir buyurdular. Bakın sizi eve çağırmadık, ama biz geldik sizin ayağınıza, buyurdular.

Sonuç, Peygamberimizi “aleyhissalâtü vesselâm” düşünün! Geliş sebebi, yaşama şekli ve ömrü nasıl geçti? Niçin? İnsanlar ateşte yanmasın diye. O büyükler de, Cenâb-ı Peygamberin “aleyhissalâtü vesselâm” vârisleri, vekilleri olduğu için, onların kitap hizmetleri dışında, islâmiyetin anlatılması, yayılması dışında hiçbir düşünceleri yoktur ve olamaz.



Âb-ı Hayat – 3960

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr