Âb-ı Hayat – 3892(Cuma’nız Mübarek Olsun Efendim)


Allahü tealaya emanet olunuz efendim

ali zeki osmanağaoğlu

Büyükler buyurdular ki;

Peygamberimiz ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyorlar ki; “Men lem yeşkürûn nâse lem yeşkûrillahe” Birisi size bir iyilik yaparsa, siz de ona teşekkür etmezseniz, Allahü tealaya şükr etmiş olamazsınız. Bize çok nimetler verildi, veriliyor. Kime teşekkür edeceğiz? Tabii ki, önce Allahü tealaya. Sen yüz sene evvel yoktun, yüz sene sonra yine yoksun. Seni yaratan, büyüten, besleyen, bütün organlarını sağlam veren, her an yaşatan, yalnız seni değil, bütün kâinatı her an varlıkta durduran böyle yüce Allaha bir teşekkür edilmez mi? Teşekkür ederim demekle değil. Nasıl olacak? O nasıl istiyorsa, öyle teşekkür edeceğiz. Kendi kafamıza göre teşekkür etmeye kalkarsak, maazallah O’na küfr ederiz. Bilmeyiz ki. İşte Allahü tealanın verdiği bu kadar nimetlerine, arzu ettiği şekilde teşekkür edilmesi için, birine öğretmesi lazımdır. Peygamberler gelmiştir, Allahü teala peygamberlere kendisine nasıl teşekkür edileceğini öğretmiştir. Yoksa birisi Ona öğretmezse, peygamber de bilmez. Nereden bilsin? Hatta kendisi de öyle buyuruyor; Rabbim beni terbiye etti. Her şey Rabbimdendir. O halde, Peygamberimizin ‘aleyhissalatü vesselam’ gelme sebeplerden birincisi, havayı, suyu yaratan bu kadar yüce varlığa nasıl teşekkür edeceğimizin gösterilmesidir. İnsan vücudundaki otuz trilyon hücre, bir program dahilinde çalışıyor. Şaka değil, otuz trilyon. Bu kadar çok hücre, gayet muntazam çalışıyor. Bunu işleten yüce Allaha bir teşekkür lazımdır. Nasıl teşekkür edeceğiz? Kendisi nasıl isterse. Allahü teala nasıl istiyor? Ben size bildireceğim, benim istediğim gibi bana teşekkür edin, buyuruyor. Onun için de peygamberler göndermiştir ki, kulları O’nu tanısın ve O’na teşekkür etsin.



Âb-ı Hayat – 3892(Cuma’nız Mübarek Olsun Efendim)

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr