Âb-ı Hayat – 3871(Cuma’nız Mübarek Olsun Efendim)


Allahü tealaya emanet olunuz efendim

ali zeki osmanağaoğlu

Büyükler buyurdular ki;

Âişe validemiz birgün cenab-ı Peygambere “aleyhissalatü vesselam” buyurdu ki; Ya Resûlallah, üzüntümden yemek yiyemiyorum. Geçen gün bir hadis-i şerif anlattın, ben çok korktum, o günden beri iştahım kesildi. Kabir sıkmasından bahsettin. Ya o kabir sıkmasına biz de düşersek halimiz ne olur diye, çok korku ve endişe içerisindeyim. Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyurdu ki; Kabir sıkması, Allahü tealayı kullarına şikayet edenlere yapılacaktır. Aynen büyük bir taşın, yumurtanın üstüne düşmesi gibidir. Nasıl bir taş yere düşse, yumurtayı paramparça eder, her taraf dağılır; kim cenab-ı Hakkı şikayet ederse, paramparça olacaktır. İnsanın başına her şey gelebilir. Düşünün ki, Enver abi, mübarek Hocamız, bir hediye göndermiş, sen ben bunları kabul etmiyorum diyorsun. Düşün ki, Allahü teala bir hediye göndermiş, istemiyorum diyorsun. Enver abinin hayatta en neşeli, en güler yüzlü olduğu zamanlar, ameliyathanede olmuştur. Ya girerken, ya çıkarken. Niye? Rabbim bana bir hediye veriyor diye. Ağlamanın, sızlamanın ne faydası var? Veren O, alan O. Onun için, ne olur cenab-ı Hakkı kimse şikayet etmesin, sonra başı değişmez bir belaya girer. İşte cenab-ı Peygamber öyle buyuruyor; Âişe sen korkma. Kim cenab-ı Hakkı şikayet ederse, o taş onların kafalarına inecektir. Yumurtanın üstüne bir taş düşse, nasıl paramparça olursa, onlar da kabrin içinde böyle paramparça olacaklardır. Peki, böyle bir sıkıntı, böyle bir üzüntü geldiği zaman, şikayet etmemek kaydıyla, ne yapmamız lazım? Hazret-i Peygambere ‘aleyhissalatü vesselam’ uymamız lazım. O buyuruyor ki; Allahümme inni es’elüke sıhhate vel âfiyete. Ya Rabbi, ben senden sıhhat istiyorum, afiyet istiyorum. Onu düşünerek isteyebilirsin. O öyle emir verdiği için. Yani insanın sıhhat talep etmesi ve bunun için de sebeplere yapışması lazımdır. Niye lazımdır? Acziyetini ifade ettiği için. Yani ben on para etmem, ben çok âcizim ya Rabbi, yalvarıyorum, ben bittim, demek için. Yoksa, göğsünü kabartarak gezmek için değil! Onun için, her ne gelirse yahşidir; çünki o dostun bahşidir. Büyüklerimiz, başlarına bir sıkıntı geldiği zaman, gelen sıkıntıya bakmazlarmış. Bunu kim gönderdi, ona bakarlarmış.



Âb-ı Hayat – 3871(Cuma’nız Mübarek Olsun Efendim)

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr