Âb-ı Hayat – 3857 (Cuma’nız Mübarek Olsun Efendim)


Allahü tealaya emanet olunuz efendim

ali zeki osmanağaoğlu

Büyükler buyurdular ki;

Efendim, Allahü tealaya ne kadar hamd etsek az ki, Abdülhakîm Efendi hazretleri buyurmuşlar ki “kuddise sirruh”; Allahü teala bir kuluna ki iman verdi, nedir ki ona vermedi. Allahü teala bir kuluna iman vermedi, nedir ki ona verdi. Hiç. İşte bu kadar. Onun için, işte lütfu ilahi ile, Mübarek Hocamız vesilesiyle, bu kitaplar vasıtasıyla Ehl-i sünnet vel cemaat itikadını veren yüce Allah’a ne kadar hamd etsek, şükr etsek azdır. Yeter ki O, bizim teşekkürlerimizi kabul etsin. Fakat ne yazık ki, bunun da şartı var. O şartı yerine getirmeyenlerin de teşekkürünü Allahü teala kabul etmiyor. Misal, birgün yine Mübarek Hocamız ile birlikte, “kuddise sirruh” Çengelköy’den Beylerbeyine kadar yürüyerek geldik. Yolda birçok şeyler anlattı. Fakat bir tanesi çok ibretliydi. Efendim buyurdular, geçenlerde bir arkadaşımız benden dua istedi. Ben eve geldim. Bu arkadaş hakkında bizim hanıma sordum. Bizim hanım dedi ki, o bahsettiğin kişi, annesini çok üzüyor. Geçenlerde annesi geldi, çok dert yandı. Ve ben de ona dua etmedim buyurdular. Çünkü ben dua etsem Allahü teala kabul etmez buyurdular. Neden kabul etmez. Çünkü hadis-i şerif var efendim buyurdular: “Size iyilik eden birisine siz eğer teşekkür etmezseniz, Allahü tealaya şürk etmiş olamazsınız”. Efendim buyurdular, evvela şükr etmemiz, teşekkür etmemiz lazım olan anne ve babamızdır. Çünkü kulağımıza ilk ezanı okuyan, kelime-i şehadeti söyleyenler onlar. Anne babalarımız ilk mürşidlerimizdir. Dolayısıyla onların duasını almayan, onların rızasını almayan, başkasının duası ile kurtulmaz. Ama Enver’e dua etsem Allah kabul eder. Çünkü bizim hanım diyor ki, birçokları bilirler annemi, Enver’e çok dua ediyor, her zaman söylüyor; ben ondan çok razıyım, Allah da razı olsun diye.



Âb-ı Hayat – 3857 (Cuma’nız Mübarek Olsun Efendim)

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr