Âb-ı Hayat – 4377


İnsanın, hayatında çekeceği en büyük sıkıntı; yanlış sebebe yapışıp yanlış netice almasıdır. Peki, doğru sebebe ve doğru neticeye nasıl kavuşulur? Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye kitabında bunun cevabı (formülü) bildirilmiş. Buyurmuşlar ki: İki formül veriyorum. Kim bu iki formülü uygularsa, yaptığı işi doğru da yapsa yanlış da yapsa neticesi doğru çıkar. Öyle bir formül ki mutlaka doğruya götürüyor. Birincisi; yapacağınız her şeyden önce birisini sevindirmek, yani sadaka vermek, sonra dua etmek. Yâ Rabbi, ben şu işe teşebbüs etmek istiyorum, beni muvaffak eyle, demek… Birinci sebep budur. İkincisi ise; yetmiş defa “Estagfirullah min külli mâ kerihallah” okumak, buyuruluyor. Okuduk, sadakayı verdik, duayı yaptık, işe başladık… Olur ya, iflas ettik!.. Hani doğru sebep doğru netice verecekti?.. Büyükler buyuruyorlar ki; Her türlü başarının, her türlü iyi geçinmenin, her türlü rahat ve huzûrun engeli insanın nefsidir. Çünkü nefs, Allaha düşmandır, Peygambere düşmandır, bize zaten düşmandır. İşte insanın dünyada her türlü çektiği sıkıntılar, üzüntüler ne varsa, hepsi nefsine tâbi olmasından, yani nefsin engelindendir, buyuruyorlar.



Âb-ı Hayat – 4377

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr