Hocamız “Allah rahmet eylesin” buyurdular ki; Cenab-ı Hak bu nimetleri ihsan etmişse, hatta siz istifade ettiyseniz, bu kitaplar basıldıysa, hep benim hocama tâbi olmamdan ve de Abdülhakîm Efendi hazretlerinin bana, sen laf dinlersin buyurmalarından dolayıdır. Çünki Abdülhakîm Efendi hazretleri; beni dinleyen kazanır ama dinleyen yok, buyuruyorlardı. Her şeyi hazırlıyorlar, her şeyi bitiriyorlar, sonra gelip, efendim işte şöyle böyle böyle.. Nasılsa her şeyi hazırlamış, ben de onlara peki diyorum. İş bu değil. Sen biletini cebine koy, çantanı da her şeyi hazırla, efendim ben Ankara’ya gidebilir miyim? Kardeşim, yol burada, haydi güle güle. Bu uygun değil. Çünki Mektûbat’ta imam-ı Rabbani hazretleri kaç kere buyuruyorlar ki; Sormaktan maksat, arzu edilen neticeyi almak değildir. Soracaksın, ama sen benim istediğimi söyleyeceksin. Emrin olur. Var mı öyle hikaye? Sormaktan maksat, arzu edileni elde etmek, arzu edilen cevabı almak değildir. Sorduktan sonra peki demektir.
Âb-ı Hayat – 4311