Âb-ı Hayat – 4296


Arkadaş demek, insan demek; din demektir. Din demek, namaz demektir. Namaz demek, insanın başı demektir. Şimdi bu odaya başı olmayan birisi gelse, kaçacak yer ararsınız. Bunun için hiç afv, hiç mazeret yok. Nasıl istersen kıl, fakat namazsız vakit geçirme. Kaza edebilirsin ama geçen vakti geri getiremezsin. Sonra da âhirette yüzbin kere pişman olursun. İbrahim Havvas hazretlerine, Allahü tealanın en çok beğendiği ibadet hangisi diye sormuşlar. Namaz, buyurmuş. Namaz var, hayat var. Namaz kılmamak, suçtur. Şeytan, secde etmediği için ceza yemedi. Abdülhakîm Efendi hazretlerinin Namaz Kitabı var. Abdülhakîm Efendi hazretleri orada buyuruyor ki; İblisin tard edilmesinin, kovulmasının, lanetlenmesinin asıl sebebi, şu idi; Ya Rabbi, sen bu emri yanlış verdin. Yani çamurdan yaratılan bir adama benim gibi çok mübarek, çok hoca.. Çünki kendisi meleklere hocalık yapıyordu. Ben onların hocasıyım, ben çok mübarekim, sen bu emri yanlış verdin, secde etmeyeceğim, dedi. Vay mel’un vay! Cebrail ‘aleyhisselam’ iki rekat namaz kıldı, dörtbin sene sürdü. Dörtbin senede iki rekat namaz kıldı. Açtı ellerini, ya Rabbi, şimdiye kadar böyle namaz kılan gelmiş midir, yahut da şimdiden sonra gelecek midir? Bu eşdeğerde bir namaz senin kulların arasında olacak mıdır, diye arz etti. Allahü teala buyurdu ki; O nedir ki? Âhir zamanda gelecek olan Muhammed ‘aleyhisselamın’ ümmetinin, hem de günahkâr dahi olsa, kılacağı iki rekat namaz, senin kıldığın namazdan daha makbuldür. Cebrail ‘aleyhisselam’ ya Rabbi, hayırdır inşallah, neden böyle, dedi. Çünki onlar, benim emrime uyarak namaz kılacaklar. Sen kendi kendine namaz kılıyorsun. Emre uyarak yapılan hizmet, hizmettir. Kendi arzusu ve isteği ile yapılanların sonu, hezimet olabilir.



Âb-ı Hayat – 4296

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr