İnsan neyi talep ederse, Allah ona onu ihsan eder. Tabii zengin olmak isteyene zenginlik, duaya kavuşmak isteyene dua, para isteyene para! Her şey ortada. İşte akıllı insan, ölüm ve sonrasına hazırlanandır. Mesela cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyor ki; İçinizde en akıllınız, Ebû Bekirdir ‘radıyallahü anh’. Eshab-ı kiram, acaba bu aklın ölçüsü ne iledir, diye merak ettiler. Birgün de buyurdular ki; Yürüyen ölü görmek isteyen, Ebû Bekre baksın. Yani insan kendini ne kadar ölüme hazırlarsa, aklının o kadar çok olduğuna işarettir. Ne kadar ölümden uzaklaştığını his ederse, ne kadar dünya ehli olmaya, zengin ve şöhret sahibi olmaya uğraşırsa, o kadar âhiretten uzaklaşıyor, o kadar da aklı yok, demektir. Öyle ya, idam sehpasına giden, yahut da mezbahaya giden bir hayvan ne yaparsa yapsın, biraz sonra bıçağın altına yatacaktır. Yani para, dayı, amca, enişte, ne olursa olsun, kurtarmaz! Onun için, ne olur akıllı olmaya çalışalım. Akıl, öldükten sonrasına hazırlanan insanlarda olur. Akılsızlık da âhireti unutup, dünya sevgisi peşinde koşanlarda olur. Nitekim, bir zamanların en meşhurları, en şöhretlileri, bir bir unutuldu gitti. Ama taa Özbekistan’daki Kâdı Muhammed Zâhid hazretlerinin kabr-i şerifini, binlerce kilometre uzaklıktaki zâtı, herkes dünya masrafı yaparak gidip ziyaret etmekte, Ondan feyz istemekte. Müslüman oldukları, İslamiyete çok çok hizmet ettikleri halde, hangi padişah, hazret-i Halid Eba Eyyûb El Ensari hazretleri kadar ziyaret edilmekte? Veyahut da Bursa’da hangi padişah, Somuncu Baba veya Emir Sultan hazretleri kadar ziyaret edilmekte? Neden? Çünki biraz da olsa saltanat var.
Âb-ı Hayat – 4290