Âb-ı Hayat – 4256 (Cuma’nız Mübarek Olsun)


ali zeki osmanağaoğlu

Büyükler buyurdular ki;

Bir gün Mübârek Hocamız ile bayram sohbetine gitmiştik. Hadîs-i kudsî okudular orada, cenâb-ı Hak hadîs-i kudsîde öyle buyuruyor ; Azamet ve Kibriya benim hakkımdır, kim bana bunda ortak olmaya kalkarsa, hiç acımam yakarım, buyuruyor. Allah muhafaza etsin.

Bu büyükleri tanımak neşenin tam ortası. Allah hepinizi ve hepimizi neşeden ayırmasın. Âmin. Mübârek olsun, tanımayanlara Allah hidayet versin, ne diyelim. Mübârek Hocamız buyurdular ki, Abdülhakîm Efendi hazretlerini ilk tanıdığım zamanlar, çok öfkeliydim. Böyle birisi namaz kılmadığında, birisi açık dolaştığında çok sinirlenirdim, şimdi onlar gitti, gitti, gitti. Şimdi hep ağlamak geliyor içimden. Bugün bir hadîs-i şerîf okudum, yazıp getirecektim, fakat dedim ki arkadaşa, vazgeçtim, boşver dedim. Şimdi bunu kendisi için yazdı diyecekler. İslam âlimleri ansiklopedisinde bir hadîs-i şerîf. Baştan bir iki şey söyleyeceğim, hepsini söylemem. Cenâb-ı Peygamber “aleyhissalâtü vesselam” buyuruyor ki; Allahü teâlânın seçilmiş bazı kulları vardır. Onlar hep neşelidir. Cenâb-ı Hakkın rahmetini, merhametini, affını düşündükçe hep neşeli dururlar. Fakat onların kalpleri ve içleri, mahşeri düşündükleri zaman, kabri düşündükleri zaman, Cehennemi düşündükleri zaman kan ağlar. Onlar şöyledir, böyledir devam ediyor. Ama müminin neşesi yüzünde, kederi kalbindedir. Hiç kimseyi üzmeye, hiç kimsenin hakkı yoktur. O keder bizde kalsın, başkasına günah. Çünkü Allahın kullarının sevgiye ihtiyacı var, sevindirilmeye ihtiyacı var. Üzmeye ne hakkımız var, Allah muhafaza etsin.



Âb-ı Hayat – 4256 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr