Âb-ı Hayat – 4234


Cenab-ı Peygamber ‘aleyhissalatü vesselam’ buyuruyor ki; Benim ümmetim yetmişüç fırkaya ayrılacak, yetmişikisi Cehenneme gidecek. Neden? Kur’ân-ı kerîme yanlış mana verdikleri için. Kendi anladıklarını millete bildirdikleri için, bu yetmişiki bozuk fırka Cehenneme gidecektir. Bir tanesi kurtulacak. O kim ya Resûlallah? Bana ve Eshâbıma tâbi olanlar. Mübarek yalnız bana demiyor. Bana ve Eshâbıma tâbi olanlar, buyuruyor. Eshâb-ı kiram, Onların talebesi. Mübarek Hocamız anlatırken onlardan nakl ediyorlar. İşte herkes böyle olmalıdır. İmam-ı Rabbani hazretleri ki, ilimlerin kaynağı, müceddid-i elfi sani. Yani ikinci bin yılın müceddidi. Ne buyuruyor? Ben bir papağanım, üstadım ne demişse, ne buyurmuşsa, onu söylerim. Yoksa hocamdan duymadığımı size nasıl söylerim? O, öyle buyuruyor. Abdülhakim Efendi hazretleri buyuruyorlar ki; Biz o büyük âlimlerin yanında hazır olsak hesaba katılmayız, gaip olsak aranmayız. Onlar büyük zâtlardır. Mübarek Hocamız; Abdülhakîm Efendi hazretleri, olamayız, olamayız, olamayız, buyuruyorlardı. Yani kolay değil. İnsanın bilgisi ne kadar artarsa, tanıması o kadar artar. Tanıması ne kadar artarsa, o kadar saygılı, edepli olur ve çok korkar. Allahü teala Kur’ân-ı kerîmde buyuruyor ki; Allahü tealadan en çok korkanınız, Onu en çok tanıyanınızdır. Yani İslâm âlimleridir. Hatta mübarek Hocamız buyurdular ki; O kadar korkarlar ki kardeşim, kendilerini arslanın ağzının içindeki bir yem gibi görürler. Arslan ağzını bir kapatsa, canları gitti. Bir yanlış yapmayayım diye, öyle Allahü tealadan korkarlar.



Âb-ı Hayat – 4234

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr