Âb-ı Hayat – 4095 (Cuma’nız Mübarek Olsun)


ali zeki osmanağaoğlu

Büyükler buyurdular ki;

İnsanın, imanını koruması kadar zor bir şey yoktur. İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât’ta buyuruyorlar ki; Kim imanını korumuş, kim kendisini kurtarmışsa, git onların yanına, ancak bu şekilde kurtulabilirsin. Sevginin mesafesi olmaz. Gök her yerde aynıdır. İbadetin zamanı mekanı fark etmez. Dünyanın her yerinde aynıdır. Allahü teala her yerde hâzırdır, nâzırdır. Onun imkan dairesi dışına çıkılmaz. Hindistan’dan döndüğümüz zaman kapıyı Mübarek Hocamız açtılar. İçeri girdim, selam verdim, daha ayakkabılarımı çıkarmadan; durun kıpırdamayın, size bir sual soracağım, o sualin cevabını verebilirseniz içeri girebilirsiniz. Kardeşim, Hindistan’da gök ne renkti, buyurdular. Efendim, mavi idi, dedim. Şimdi oldu, buyurun içeri. Burada da gök mavi, buyurdular. Bir de beyt okudular ve devam ettiler. Nereye giderseniz gidin, sevgi dairesinin dışına çıkamazsınız. Muhabbet mesafe istemez, buyurdular. Hatta bir de misal verdiler. Televizyonu açın, Enver abi Ankara’da konuşuyor. Burada olsun, Frankfurt’ta olsun, dünyanın her yerinde Enver abiyi görürsünüz. Bu görüntünün gelip gitmesi yoktur. İşte bu büyüklerin ruhları daha hızlıdır. Onlardan istifade etmemek mümkün değildir. Yeter ki, o büyük zâtı sevsin, o zâtın büyüklüğüne inansın, yalnız ismini söylemesi yeter. Çünki isimlerinin anıldığı yerde ruhları hâzır olur, buyurdular. Televizyonun düğmesi çevrilmeden görüntü olmayacağı gibi, isimleri anılmadan ruhlar hâzır olmazlar. Bazen büyük zâta sevgimiz var, ismini de anıyoruz; fakat istifade hasıl olmuyor, deniliyor. Bu nedir? Televizyon düğmesini çevirdiğimiz halde, görüntü karlı çıkıyor. Bu durumda kabahat vericide değil, televizyonun kendisindedir. İstifade yoksa, kabahat kendimizdedir. Eğer kalp tedavi edilmişse, istifade çok olur.

Fî emanillah



Âb-ı Hayat – 4095 (Cuma’nız Mübarek Olsun)

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr