Âb-ı Hayat – 4076


Hasan-ı Basri hazretleri ‘kuddise sirruh’ Tâbiinin en büyüklerindendir. Ya Veysel Karani hazretleri, ya O. Onun sohbetlerine de kaç bin kişi geliyorsa…; mübarek bazen kürsüye çıkarmış, bakarmış bakarmış, Allaha ısmarladık der, gidermiş. Hiçbir kelime yok! Birgün çıkmış; fakat o gün de sohbetine hep ulema, ümera gelmiş. Gene bakmış tam gidecek, birisi; Efendi hazretleri, ne olur bize bir şeyler söyle. Burada bu kadar misafirler sırf sizi dinlemek için geldik, demiş. Buyurmuş ki; Şu kafesin arkasında ihtiyar bir anne olması lazım. Gelmiş mi gelmemiş mi, bir bakın. Gitmişler bakmışlar, efendim yok, demişler. Ben gidiyorum, buyurmuş. Dayanamamışlar, efendim derdiniz nedir, demişler. Buyurmuş ki; İçinizde benim anlattıklarımı anlayacak bir kişi bulsam, vallahi konuşurum. Ben ne yapayım, demiş. O ihtiyarı niçin sormuş? O da Rabia-i Adviyye hazretleri imiş. O varken gene konuşuyormuş. Ben bir fil gibi lokma hazırlıyorum, bunu karıncaların ağzına nasıl yerleştireyim, dermiş. Dolayısıyla, herkesin kabı ne kadar açıksa, o kadar çok suya kavuşabilir.



Âb-ı Hayat – 4076

Kategori içindeki yazılar: Kelâm-ı kibâr