“Kötülemeleri doğru ise, ayıplarımı bana bildirmiş oluyorlar. Bunları yapmamaya karar verdim!”
Sual: Bazı insanların kötülemeleri ile karşı karşıya kalan bir kimse nasıl hareket etmelidir?
Cevap: İnsanların kötülemelerinden, ayıplamalarından korkmaya karşı şöyle düşünmelidir:
Kötülemeleri doğru ise, ayıplarımı bana bildirmiş oluyorlar. Bunları yapmamaya karar verdim demeli ve ferahlık duymalıdır. Onlara teşekkür etmelidir. Hasen-i Basrî hazretlerine, birisinin kendisini gıybet ettiğini haber verdiler. Ona bir tabak helva gönderip;
“Sevaplarını bana hediye ettiğini işittim. Karşılık olarak bu tatlıyı gönderiyorum” dedi. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretlerine, birisinin kendisini gıybet ettiğini söylediler. Ona bir kese altın gönderip;
“Bize verdiği sevapları arttırırsa, biz de karşılığını arttırırız” dedi.
Yapılan kötüleme yalan, iftira ise, zararı söyleyene olur. Onun sevapları bana verilir. Benim günahlarım, ona yüklenir demelidir. İftira etmek, nemmamlık yapmak, gıybet etmekten daha fenadırlar. Nemime, Müslümanlar arasında söz taşımaktır.
Sual: Kabir ziyaret edilirken kabrin neresinde durmalı ve ne okumalıdır?
Cevap: Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Eshâbının mezarlarını ziyaret için Bakî Kabristanı’na gider, ayakta, onlara; (Esselâmü aleyküm) derdi.
Kabrin ayak ucunda durmak iyidir. Baş tarafında durmak da caizdir. Resûlullah efendimiz, bir mezarın baş tarafında Bekara sûresinin bir kısmını okuyup, geri kalanını ayak ucunda okudu. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kabristana giren kimse, Yasin suresini okusa, o gün meyitlerin azapları hafifler. Meyitlerin sayısı kadar, ona da sevap verilir.)
(Onbir ihlâs okuyup, sevabı ölülere gönderilirse, mevtaların sayısınca ona da sevap verilir) buyuruldu.
Sual: Bir Müslüman, niyet etmeden para dağıtsa bu dağıttığı para zekât yerine geçer mi?
Cevap: Bir kimse, zekât niyeti ile kırkta bir ayırmadan veya verirken niyet etmeden, fakirlere milyonlarla lira dağıtsa, zekât vermiş olmaz. Çünkü, ayırırken veya kendi vekiline veya fakire veya fakirin vekiline verirken niyet etmesi farzdır.
Sual: Namazda sesli ve sessiz okumayı nasıl anlamalıyız?
Cevap: Kıraat, ağız ile okumak demektir. Kendi kulakları işitecek kadar sesli okumaya, hafi okumak denir. Yanında olan kimselerin de işitecekleri kadar sesli okumaya da, cehri yani yüksek sesle okumak denir.