Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Ahmed bin Abdürrahmân’dır. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. 946 (m. 1539) senesinde Terîm’de vefât etti. Zenbel kabristanına defnedildi. Kabri, ziyâret mahallidir. İlmi ile amel eden bir zât idi. Kabir ehlinin hâllerini, onların azâb ve sevinç durumlarını, Allahü teâlânın izni ile bilirdi. Çok kerâmetleri vardır.
Şihâbüddîn Ba’levî’ye birgün, ba’zı kimselerin, büyük âlim Ahmed bin Îsâ’ya âit olduğu söylenen kabrin, hakîkatte onun kabri olmadığını söyledikleri arzedildi. Bunun üzerine Şihâbüddîn Ba’levî, Ahmed bin Îsâ’nın kabrini ziyâret etti. Kabri ziyâret esnasında, bir heybet hâli onu kapladı. Bu hâli geçtikten sonra; “İmâm Ahmed bin Îsâ’nın rûhâniyeti ile görüştüm. Ona, buranın kabri olup olmadığını sordum. O da bana; “Evet, kabrim hakîkaten burasıdır” dedi. Sonra ona bir hacetimi arz ettim. Bana, hacetimin kolaylıkla halledileceğini söyledi” dedi. Sonra Bûr denen köydeki câmiye gitti. Oturur oturmaz o haceti yerine geldi.
Şihâbüddîn Ba’levî, Terîm’deki evinde, Huccet-ül-İslâm İmâm-ı Gazâlî’nin rûhâniyeti ile görüştü, İmâm-ı Gazâlî’den bütün kitaplarını okuduğunu ve bu kitapları okutmaya izin verdiğine dâir icâzet istedi. İmâm-ı Gazâlî de ( radıyallahü anh ), ona icâzet (diploma) verdi.
Şihâbüddîn Ba’levî, birisinden, evine kapı yapmak için tahta istedi. O şahıs da; “Kur’ân-ı kerîmi ezberlememi te’min edersen, sana istediğin o tahtayı veririm” dedi. Bunun üzerine Şihâbüddîn Ba’levî o şahsa; “Ağzını aç” buyurdu. O şahıs ağzını açınca, ağzına üç kere ağzının suyundan sürdü. O şahıs, ondan sonra sür’atli bir şekilde Kur’ân-ı kerîmi ezberledi.
Şihâbüddîn Ba’levî, talebesi Abdullah Ayderûs’a şöyle dedi: “Uzak bir memleketin halkı, senden istifâde edecek. Hadramut halkı seni görmeyi çok arzuluyacak.” Nitekim, bir müddet sonra, Şihâbüddîn Ba’levî’nin dediği çıktı. Abdullah Ayderûs, Hindistan’a gitti. Oradaki Ahmedâbâd şehrinde vefât edinceye kadar kaldı.
Şihâbüddîn Ba’levî, talebelerinden ba’zılarına, insanlara fâideli olabilecekleri işleri yapma husûsunda izin vermişti. İbn-i şerîfe, yılanların zarar vermemesi husûsunda duâ yazmaya izin vermişti. İbn-i şerîf, yılanın zararından korunmak için müracaat edenlere, ba’zı âyet-i kerîmeleri yazıp verirdi. Bu yazıları taşıyanları yılanlar sokmazdı, İbn-i Mudâ da, burnundan hasta olanlara duâ yazardı.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cîld-1, sh. 328
2) Nûr-us-sâfir sh. 203
ŞİHÂBÜDDÎN BA’LEVÎ