Bahsettiği hususlarda açıklama yapar mısınız?
CEVAP
Dinimizde delil dörttür: Kitab, Sünnet, İcma ve Kıyas-ı fukaha. Bir hüküm için bu delillere bakılır. Hem kütüb-i sittedeki hadislerde var diyor, hem de, bu hadisler dinin ruhuna aykırıdır diyor. Önce hadis dinde delil midir değil midir, bunu kasten bildirmiyor. Sonra bu hadisler uydurma mıdır, yoksa sahih midir? Bunları da kasten söylemiyor. Uydurma demesine imkan yok. Çünkü kütüb-i sitte denilen en kıymetli altı hadis kitabındaki hadisler, bütün âlimlerce sahihtir. Mezhepsiz olmayan bir kimse, bu kitaplardaki hadis-i şeriflere uydurma diyemez. Yazar açıkça, Peygamber Kur’anın ruhuna aykırı konuşmuş demek istiyor. Zaten mezhepsizler, anlayamadığı hadis-i şeriflere, (Uydurma veya Kur’anın ruhuna aykırı) damgasını basarlar.
Yazar oruç tutmamakla, kasten orucu bozmayı birbirine karıştırıyor. Kefaret oruç tutmamanın cezası değildir. Orucu kasten bozmanın cezasıdır. Bir adamı yanlışlıkla öldürmekle, kasten öldürmenin cezası aynı olur mu? Hatta öldürmek niyetiyle kurşun sıksa, öldüremese bile, öldürmüş gibi ceza verilir. Ama kazaen öldürenin cezası hafiftir. Orucu kazaen bozmak ile, hiç niyet etmeden oruç tutmamak ve kasten niyetli orucu bozmak arasında çok fark vardır.
Sanki yazar, Kur’anın ruhunu, dinin temel prensiplerini biliyormuş gibi konuşuyor. Kur’an-ı kerimde, imanla ölenlerin yarın ahirette sonsuz olarak Cennette, imansız ölenlerin ise Cehennemde sonsuz olarak kalacağı bildirilmektedir. Bir kimse, 50 veya 100 yıl yaşıyor, yüz yıllık iyi işlerine karşı sonsuz olarak Cennette kalıyor. Bir kimse de 100 yıl günahına ve küfrüne karşılık bin yıl, milyar yıl, trilyon yıl değil, sonsuz olarak Cehennemde kalıyor. Bu dinin ruhuna aykırı olmadığına göre, orucu kasten bozmanın cezasının da 60 gün olması, dinin ruhuna aykırı olmaz. Bir gün orucu kasten bozmanın cezası 61 değil, 60 gündür. Bir gün de bozarak tutmadığı orucun kazasıdır.
Peygamber efendimizin ve Eshab-ı kiramın hanımları da, yıllarca hayz ve nifas hâli olmuştur, onlar namaz kılmamış, oruç tutmamıştır. Peygamber efendimiz ve Eshab-ı kiram, Kur’anın ruhuna aykırı mı hareket ediyorlardı? Hazret-i Âişe’nin naklettiği hadis-i şerifte, hayzlı iken tutulamayan orucu kaza etmek gerektiği, kılınmayan namazları kaza etmek gerekmediği bildirilmiştir. (Buhari)
Hadis-i şerifte, (Hayzlı Kur’andan bir şey okuyamaz) buyuruldu. (Tirmizi)
14 asırdır gelen yüzlerce müctehidler ve âlimler, bu meseleleri bilememiş de, birkaç mezhepsiz bunların dinin ruhuna aykırı olduğunu nasıl söyleyebilir ki?
Bu ve benzeri çıkışlar, dini bozarak, yozlaştırarak yıkmak için yapılan sinsi bir oyundur. 14 asırdan beri din kitapları ne yazıyorsa onlara uymalı, türedilere itibar edilmemelidir.
Dinin ruhuna aykırı imiş