Osmanlı Devleti’nde yetişen ulemânın büyüklerinden. Babası Düğmecibaşı Hüseyn Efendi’dir. Aslen İranlı olup, sonradan babası ile birlikte İstanbul’a geldi. 998 (m. 1590) senesinde İstanbul’da vefât etti. Eyyûb Sultan Türbesi civârında defnedildi.
Muhammed Bâkır Efendi, zamanın bir kısım âlimlerinden ilim öğrendikten sonra, Ebüssü’ûd-zâde Mehmed Efendi’nin hizmetine girdi. Nice zaman onun ilminden istifâde ettikten sonra, Ebüssü’ûd Efendi’nin hizmetinde de çalışıp, o mübârek zâttan me’zûn oldu. Bilâhare Küçük Ayasofya Câmii yanındaki zaviyede nefsini tezkiye ve kalbini tasfiye ile meşgûl oldu. Daha sonra Düğmeci-zâde’nin ilminden zühd ve takvâsından haberdâr olan Vezîr-i a’zam Sokullu Mehmed Paşa, onu çocuklarına hoca ta’yin etti. 979 (m. 1571) senesinde Lüleburgaz’daki Sokullu Mehmed Paşa Medresesi’ne, iki sene sonra İstanbul’daki Sokullu Medresesi’ne, bir sene sonra da İsmihân Sultan Medresesi’ne, bir sene sonra da Sahn-ı semân medreselerinden birine, 986 (m. 1578) senesinde de Şehzâde Medresesi’ne, bir sene sonra da Üsküdar’da yeni inşâ edilen Atîk Vâlide Medresesi’ne müderris ta’yin edildi. 987 (m. 1579) senesinde Edirne kadılığına, iki sene sonra İstanbul kadılığına ta’yin edildi. 991 (m. 1583) senesinde bu vazîfeden alınıp, iki sene sonra tekrar İstanbul kadısı oldu. 996 (m. 1588) senesinde de Anadolu kadıaskeri ta’yin edildi. Bir sene kadıaskerlikten sonra emekliye ayrıldı. Bir sene sonra, 998 (m. 1590) senesinde vefât etti.
İlimde yüksekliği, amelde üstünlüğü, takvâsı ile meşhûr olan Düğmeci-zâde Muhammed Bâkır Efendi, Resûlullah efendimizin ( aleyhisselâm ) güzel ahlâkıyla ahlâklanmış, Selef-i sâlihînin yolundan hiç ayrılmamıştı. Zühd ve takvâsı pekçok olup, çok cömertti Adâleti dillere destan oldu. Herkesin hakkına riâyet eder, kimsenin haksızlığa uğramaması için gayret gösterirdi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 307
MUHAMMED BÂKIR EFENDİ (Düğmeci-zâde)