Osmanlılar zamanında yetişen âlimlerin büyüklerinden. İsmi. Ahmed bin Abdullah’dır. Molla Fevrî diye de bilinir. Doğum yeri ve târihi bilinmemektedir. Arnavud asıllı olup, sonradan müslüman oldu. 978 (m. 1570) senesinde Şam’da müftî iken vefât etti. Orada İshak Çelebi yanına defnedildi. Daha küçük yaşta iken, Şeyh Muhyiddîn-i Arabî hazretlerini rü’yâsında gördü. Muhyiddîn-i Arabî ona rü’yâsında İslâmî telkinde bulundu ve o da müslüman oldu. Ertesi gün Osmanlı ordusu o beldeyi feth edip, Molla Ahmed’i de dönüşte memleketinden alıp, İslâm diyarına getirdi. Ferhad Paşa kethüdası Polat Kethüda’ya köle olarak verildi. Onun yanında iken ilim tahsilinde bulundu. Polat Kethüdâ’nın birâderi Ca’fer Kethüda’ya, oğlunun ölümü üzerine verildi. Ca’fer Kethüda, onun kabiliyetini ve gayretini görüp, Rumeli Beylerbeyi Lütfî Paşa’ya vermek istedi. Ancak isteği kabûl olmayınca, Rumeli ümerâsından Bâlî Paşa’ya verdi. Ondan sonra Defterdar Nakkaş Ali Çelebi’ye verildi. Bu zâtın yanında terbiye gördü ve ilim tahsil etti. Bu zât vefât edince, azâd edildi. Bilâhare ilim tahsiline yönelip, Edirne’de Beylerbeyi müderrisi Dursun Efendi’nin hizmetinde bulunup, ondan ilim öğrendi. Daha sonra Kalenderhâne müderrisi Taşköprü-zâde Efendi’den ders okudu. Sahn-ı semân Medresesi müderrislerinden Arab-zâde Abdülbâkî Efendi’den ders alıp çok istifâde etti. Bostan Efendi’nin ayrılmasından sonra mülâzim oldu. 954 (m. 1547) senesinde, Edirne’de Enbâr Kâdı Medresesi’ne müderris olup, Kânûnî’nin İran seferinde Edirne’nin muhâfazasıyla görevlendirilen Şehzâde Selîm’in emrine girip, onun ihsânlarına ve iltifâtına kavuştu. Hasköy Medresesi’ne müderris oldu. Vize Medresesi’nde müderrislik yaptıktan sonra, 960 (m. 1552) senesinde Kanunî Sultan Süleymân Hân’ın Nahcivan seferine katıldı. Daha sonra Bursa Kaplıca Medresesi müderrisliğine ta’yin edildi. 969 (m. 1561) senesinde Atîk Ali Paşa Medresesi’ne müderris olarak görevlendirildi ve ilim tedrisiyle meşgûl oldu. Hankâh Medresesi’ni dergâh hâline getirip, Lütfî Beyzâde Mustafa Efendi yerine, 972 (m. 1564) senesinde haseki pâyesiyle görevlendirildi. 975 (m. 1567) senesinde Abbâd Çelebi yerine Semâniyye Medresesi’nde, 977 (m. 1569) senesinde de Bağdâdî-zâde Ahmed Çelebi yerine Şam müftîsi olarak vazîfelendirildi. Orada müftî iken vefât etti.
Molla Ahmed Fevrî, geniş ilim ve sür’at-i intikâl sahibi idi. Sohbeti tatlı olup, ilmî münâzaralarda onun karşısında kimse duramazdı. Güleryüzlü, tatlı sözlü, Türkçe, Arabça, Farsça dillerine hâkim, şiir ve nesirde usta idi.
Rivâyet olunur ki: “Tutulduğu hastalıktan iyileştiği zaman, evliyâ ve enbiyâ kabirlerini ziyâret edip, ellerini kaldırıp duâ ederdi. Bilhassa Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî hazretlerini vesile edip duâ eder ve duâsı kabûl olunurdu.
Birçok kıymetli eserleri vardır. Eserlerinden ba’zıları şunlardır: 1-Dürer ve Gurer haşiyesi, 2- Miftâh-ül-me’ânî (Farsça-Türkçe lügat), 3- Ahlâk-ı Süleymânî, 4- Ahlâk-ı Mehmed Paşa: Sokullu Mehmed Paşa’yı konu edinen ve devrin içtimaî durumunu aksettiren bir eserdir. 5- Kanunî Sultan Süleymân Hân’ın şiirlerini toplayarak dîvân hâline getirmiştir. Kendinin de dîvânı vardır.
Onun çok güzel şiirleri; gazel, kaside, terci-i bend ve terkib-i bend türünde idi.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 142
2) Kâmûs-ül-a’lâm cild-5, sh. 3448
MOLLA FEVRÎ