Anadolu’da yetişen âlimlerin büyüklerinden. İsmi, Seyyid Muhammed bin Seyyid Muhammed’dir. Peygamber efendimizin soyundandır. Eski Hamîd (Isparta) vilâyetine bağlı Eğirdir kasabasındandır. Babası, meşhûr kadılardan Şerîfi Muhammed Efendi olup, ona nisbetle Şerîfî-zâde ismi ile tanındı. 960 (m. 1553) senesinde Eğirdir’de doğdu. 1040 (m. 1630) senesi Zilka’de ayının sekizinde Pazar günü İstanbul’da vefât etti. Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb-el-Ensârî’nin ( radıyallahü anh ) türbesi yakınında, daha evvelden hazırlamış olduğu kabrinde defnolundu.
Muhammed bin Muhammed’in yetişmesi için, babası Şerîfi Efendi çok gayret sarfetti. Titizlikle üzerinde durarak hiçbir fedâkârlıktan kaçınmadı. Şerîfi-zâde’nin baba ve dedeleri de âlim ve sâlih zâtlar olup, tasavvufta Zeyniyye yoluna mensûb idiler. Babası âlim ve tasavvuf ehli olduğu için; dinin, dîni öğrenmenin, emir ve yasaklara uymanın kıymetini çok iyi bilirdi. Yüksek hâller sahibi idi.
Resûlullah ( aleyhisselâm ) efendimizin temiz neslinden olması sebebiyle yaratılıştan, üstün akıl, firâset, kabiliyet ve yüksek olgunluğa sahip olan Şerîfi-zâde, babasından ve asrının yüksek âlimlerinden okuyarak, zâhirî ve bâtınî ilimlerde yetişti. Bundan sonra büyük âlim ve aynı zamanda şeyhülislâm olan Zekeriyyâ Efendi’nin hizmetine girdi. İlmini ilerletmek için çok gayret gösterdi. Zekeriyyâ Efendi’nin yüksek teveccüh ve yardımı ile, emsalleri arasında yüksek derece ve i’tibâra kavuştu. Zekeriyyâ Efendi, 990 (m. 1582) senesinde Anadolu kadıaskeri olunca, Şerîfi-zâde’ye tezkirecilik vazîfesini verdi. O da bu vazîfeyi hakkıyla yürüttü. Zekeriyyâ Efendi’nin yaptırdığı medrese 1001 (m. 1592)’de tamamlanınca, Zekeriyyâ Efendi, bu medreseye ilk müderris olarak Şerîfi-zâde’yi ta’yin ettirdi.
1006 (m. 1597) senesi Şa’bân ayında, Mûsâllî Çelebi yerine Zâl Paşa Medresesi’ne müderris oldu. İki sene sonra Dursun-zâde Abdullah Efendi yerine Gazânfer Ağa Medresesi’ne, bir sene sonra da Sahn-ı semân medreselerine geçti. Üsküdar Vâlide Sultan Medresesi ve Süleymâniye medreselerinde de müderrislik yaptıktan sonra, 1013 (m. 1604) senesinde Halep kadısı oldu. Bir sene sonra Galata kadılığına getirildi. Şam, Mekke-i mükerreme, Edirne, Kâhire ve İstanbul kadılıklarında bulundu.
1029 (m. 1620) senesi Cemâzil-evvel ayında Anadolu kadıaskeri oldu. Bundan sonra çeşitli vazîfelerde bulunup, 1033 (m. 1624) senesi Zilka’de ayında ikinci defa Anadolu kadıaskeri oldu. Bir sene sonra, Gubârî Efendi yerine Nakîb-ül-eşrâf makamına getirildi.
Şerîfî-zâde ismi ile meşhûr Muhammed bin Muhammed Efendi; ilim, irfan, yüksek himmet ve güzel ahlâk sahibi yüksek bir zât idi. Arabî ilimlerde mahir olup, edebî ilimlerde kıymetli cevher misâli idi. Şiir ve inşâda (güzel yazı yazmakta) zamanının bir tanesi idi. İyilik ve ihsân sahibi çok yumuşak ve çok cömert huylu idi. Türkçe ve Arabî bir çok kitabı okuyup tetkik etmiş idi. Kasîde-i Bürde’ye açıklamaları ve kendisinin de çok güzel bir kasidesi vardır. “Şerîfi” mahlası ile yazdığı şiirleri ve tezkireleri ile meşhûr oldu. Şiirleri fesahat ve belagat bakımından çok yüksektir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Sicilli Osmânî cild-3, sh. 141
2) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 742
ŞERÎFÎ-ZÂDE (Seyyid Muhammed bin Seyyid Muhamed)