Şafiî mezhebi fıkıh âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Muhammed Yûsuf bin Ahmed bin Muhammed olup, nisbeti, El-Hamevî el-Meydânî ed-Dımeşkî’dir. Lakabı Şemseddîn’dir. Şemseddîn Meydânî ismi ile tanınır. Aslen Suriye’nin Hama şehrindendir. Dımeşkin dışında Meydân denilen yerde doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1038 (m. 1624) senesi Zilhicce ayının onüçünde Pazartesi günü öğleden evvel vefât etti.
Dımeşk’ın dışında bir meydanda bulunan Mencek Câmii’nin İmâmı Şeyh Kuzeyhâ’dan, Kur’ân-ı kerîm okumasını öğrenen Meydânî, Şeyh Hasen es-Saltî’den de Kur’ân-ı kerîm dersleri aldı. Ferâiz ve hesap ilimlerini Muhammed bin İbrâhim Tennûri’den, kırâat ve başka ilimleri, Şeyhülislâm Şihâbüddîn Ahmed bin Ahmed et-Tayyibî ve Şihâbüddîn Ahmed el-Gazzî’den okudu. Bunlardan başka; Yûnus el-Aysâvi, Mensûr bin Muhib, Ebü’l-Fidâ İbrâhim Nablüsî, İmâdüddîn Hanefî, Muhammed Hicâzî ve Şihâbüddîn Aysâvî gibi zâtların ders ve sohbetlerinde de bulunup ilmini ilerletti.
983 (m. 1575) senesinde Mısır’a giden Meydânî, dokuz sene müddetle Ezher Câmii yakınında ikâmet etti. Şemseddîn Remlî ve Nûreddîn Zeyyâdî gibi oranın meşhûr âlimlerinin derslerinde bulundu. Devamlı ilimle meşgûl olup, hiç boş kalmazdı. Birkaç kitabı kendi el yazısıyla yeniden yazdı. Öyle oldu ki, Ezher’de bulunanlar, onun ilim öğrenmek husûsundaki gayret ve sebatını birbirlerine anlatmaya başladılar.
Şemseddîn Meydânî (r.aleyh), Mısır’da dokuz sene kaldıktan sonra tekrar Şam’a döndü. Orada ders okutmaya başladı. Çok talebesi oldu. Talebelerinden bir topluluk ders aldıktan sonra, peşinden diğer bir cemâat gelip ondan ders alırlardı. Kırk sene müddetle bu şekilde talebe okutarak hizmet etti. Bilhassa fıkıh ilminde pekçok ince bilgilere sahipti. Yetiştirdiği talebeleri, daha o hayatta iken muhtelif yerlerde vazîfe aldılar.
Şemseddîn Meydânî, bir ara Şam’daki meşhûr Benî Ümeyye Câmii’nin imamlığını yaptı. 1020 (m. 1611) senesinde henüz yeni baliğ olmuş Muhammed isminde bir çocuğu tâ’ûndan vefât etti. Oğlunun vefâtı sebebiyle çok mahzûn oldu. Bir kızından başka çocuğu kalmadı. Hacca gitmeye ve bir müddet orada kalmaya karar verdi. Sonra Şeyh Sa’düddîn ile beraber Mekke-i mükerremeye gitti. Hacdan sonra bir müddet orada kalıp, ertesi sene memleketine geri döndü. Dönüşünde, kendisine müderrislik yapması teklif edildi. Kabûl edip vazîfeye başladı. Bu sırada “El-Ikd-ül-manzûm fî rıhlet-ir-Rûm” isimli eserini te’lîf etti.
Şerefüddîn-i Dımeşkî ve Şeyh Ali el-Kabradî, Şemseddîn-i Meydânî’nin talebelerindendir.
Şemseddîn-i Meydânî, vefât ettiği günün ikindi namazından önce cenâze namazı kılınıp, Bâb-üs-sagîr kabristanında, babasının kabri yanında defnolundu.
Ikd-ül-manzûm’dan başka, Şerh-i tahrir’e haşiyesi ve Zehr-ül-bânât-il-magrûse fî fadl-i Nîl-i Mısr-ıl-mahrûse isimli eserleri vardır.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Hulâsat-ül-eser cild-4, sh. 170
2) Mu’cem-ül-müellifîn cild-11, sh. 311
3) El-A’lâm cild-7, sh. 62
4) Esmâ-ül-müellifîn cild-2, sh. 274
5) İzâh-ul-meknûn cild-1, sh. 616 cild-2, sh. 111
ŞEMSEDDÎN MEYDÂNÎ