Fıkıh ve hadîs âlimi. İsmi, Halîl bin Keykeledi bin Abdullah el-Alâî ed-Dımeşkî olup, künyesi Ebû Sa’îd’dir. Lakabı ise Selâhüddîn’dir. 694 (m, 1294) senesi Rebî’ul-evvel ayında Dımeşk’da doğdu. 761 (m. 1359) senesi Muharrem ayında Kudüs’te vefât etti.
Selâhüddîn Alâî, hadîs ilmini; Kâdı Takıyyüddîn Süleymân el-Makdisî, Îsâ el-Mutâ’im’den, fıkıh ilmini; Kemâlüddîn ez-Zemlekânî ve Burhânüddîn bin el-Firkâh’dan öğrendi. Hadîs ilminde hafız (yüzbin hadîs-i şerîfi râvîleriyle bilen) idi. Şam, Mısır ve Hicaz’da bulundu. Dımeşk’da, sonrada Kudüs’deki Selâhiyye Medresesi’nde ders okuttu. Fetvâlar verdi. Vefâtına kadar Kudüs’te kaldı.
Zehebî onun hakkında: “Selâhüddîn Alâî, hafızası kuvvetli olup, konuya çabuk vâkıf olurdu” demektedir.
El-Hüseyni ise; “Selâhüddîn Alâî, fıkıhta, nahivde ve usûlde İmâm idi. Hadîs ilminde ise hafız idi.” demektedir.
Esnevî ise; “Selâhüddîn Alâî, zamanının hadîs hafızı olup, fıkıh usûl ve diğer ilimlerde İmâm idi. Kudüs’te ders okuttu ve fetvâ verdi. Çok eserler yazdı” demektedir.
Selâhüddîn Alâî’nin rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîf şöyledir: Resûl-i ekrem ( aleyhisselâm ) birgün, yanındaki kardeşine haya hakkında nasihatte bulunan birisine rastladı ve ona; “Haya imândandır, îmân da Cennettedir” buyurdu.
Selâhüddîn Alâî’nin söylediği bir kasidenin tercümesi şöyledir: “Dikkat ediniz! Dünyâ, sâdece yolcunun bineği gibidir. Bu binek onu, ya uzak ve geniş sahralara götürür. Burası ya sevindirici bir hayır veya üzüntü ve pişmanlığa vesile olan bir şer olur. Eğer şu üç şey en üstün gaye olmasa idi, hayâtım boyunca onlara rağbet etmezdim. 1-Her türlü bozukluklardan arınmış temiz ve doğru i’tikâda yapışmak. 2-Allahü teâlânın yüce dîni, İslâmiyeti yaymak ve onun fazilet ve hikmet dolu yüksek ma’nâlarını talebelere öğretmek. 3- Âdi ve kıymetsiz dünyâ menfaatlerine, dünyânın geçici olan yüksek makamlarına aldanmaktan nefsini korumak, işte, izzet ve rahat bunlardadır. Bu husûsta asrın büyük âlimi Takıyyüddîn Sübkî’nin şu sözü insanoğlu için kâfidir “Kişinin kemâli ilim iledir. Makam ve mertebe ile değildir, ilim sahibinin rütbesi, rütbelerin en yükseği ve en parlağıdır.” Bunlarla beraber, Rabbimden beni af ve mağfiret buyurmasını, son nefeste hüsn-i hatime, îmânla can vermeyi, âhırette lütuf ve ihsânlarına kavuşturmasını diliyorum. Bunlardan başka, şu üç şeyi de arzu ediyorum: 1- Yaratılmışların en hayırlısı Muhammed Mustafâ’nın ( aleyhisselâm ) muhabbeti ve sevgisini, 2- O’nun bütün Eshâbının ve onlardan sonra gelip, onların yolunda giden Tabiîn ve Tebe-i tabiîn sevgisini, 3-Evliyâ-i Kirâma güzel bir şekilde bağlanmağı. Ben onların sevgisini kendime vâcib olarak görüyorum. Bunlar bana, hem hayâtımda hem de vefâtımda benim için kâfidir.”
Selâhüddîn Alâî, çeşitli ilimlere dâir birçok eser yazmıştır. Bu eserlerden ba’zıları şunlardır: 1- Tehzîb-ül-usûl, 2- El-Eşbâh ven-Nezâir fî fürû’-ıl-fıkh-ış-Şâfiî, 3- Tafsîl-ül-icmâl fî teârud-il-akvâl vel-ef’âl fil-usûl, 4- Burhân-üt-teysîr fî ünvân-it-tefsîr, 5- El-Mecmû-ül-müzehheb fî kavâid-il-mezheb: Şafiî mezhebi fıkhına dâir bir eserdir. 6- Hükme ihtilâf-il-müctehidîn, 7- Câmi-ut-tahsil fil-ahkâm-il-merâsil, 8- İşâret-ül-fevâid-i mecmû’a, 9- Risâlet-ül-aksâ bihâ mâ revâh-ül-Buhârî ve Müslim, 10- El-Erbe’în fî a’mâl-il-müttekîn, 11- El-Veşiyy-ül-muallim, 12- El-Mecâlis-ül-mübtekireh 13- El-Müselsilât, 14- En- Nefehât-ül-kudsiyye, 15- Minhat-ür-râid (ferâiz ilmine dâir), 16- Kitâb-ül-müdellisîn, 17- Mukaddimetü nihâye-il-ahkâm, 18- Keşf-ün-nikâb amma reva eş-Şeyhân lil-Eshâb.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Mu’cem-ül-müellifîn cild-4, sh. 126
2) Ed-Dürer-ül-kâmine cild-2, sh. 90
3) Şezerât-üz-zeheb cild-6, sh. 190
4) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Sübkî) cild-10, sh. 35
5) Tabakât-ül-müfessirîn (Dâvûdî) cild-1, sh. 165
6) Zeyl-i Tezkiret-ül-huffâz sh. 43
7) Tabakât-ül-huffâz sh. 528
8) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Esnevî) cild-1, sh. 198
9) El-A’lâm cild-2, sh. 321
10) Keşf-üz-zünûn cild-1, sh. 100, 500, 536, 538, cild-2, sh. 1358, 1359, 1577
11) Brockelmann Gal-2 sh. 64
SELÂHÜDDÎN ALÂÎ