Kanunî Sultan Süleymân devri âlim ve müderrislerinden. İsmi, Muhammed bin Muhammed olup, Dülger-zâde adıyle meşhûrdur. Babası Muhammed bin Neccâr, büyük tüccârlardandır. Aslen Karamandandır. Doğum târihi bilinmemektedir. 977 (m. 1569) senesinde İstanbul’da vefât etti. Eyyûb Sultan türbesi yakınına defnedildi.
İbn-i Neccâr’ın dedesi, ticâret maksadıyla çok yerler gezmiş, daha sonra İstanbul’a gelmişti. Saraçhâne yakınında bir mescid yaptırmış ve geri kalan ömrünü burada ibâdetle geçirmişti. Babası ise Üsküb’e göçmüş, bir mescid yaptırıp, âhıret hazırlığı ile meşgûl olmuştu. (Üsküb bugün Yugoslavya sınırlarındadır.)
İbn-i Neccâr, önce kendi memleketinin âlimlerinden ilim tahsil ettikten sonra, hemşehrisi İshak Efendi Medresesi’nde tahsilini tamamladı.
Sahn-ı semân Medresesi müderrisi olan Molla Gazâlî’ye mu’îd (asistan) oldu. 942 (m. 1535) senesinde de mülâzım olmuştu, önce Tire Medresesi’ne, sonra Bursa’da Hamza Bey Medresesi’ne müderris oldu. 958 (m. 1551) senesinde Karamânî Mehmed Efendi yerine Edirne’de Halebiyye Medresesi müderrisi oldu. 960 (m. 1553) senesinde bu vazîfesinden ayrıldı. 962 (m. 1555) senesinde Küçük Tâceddîn yerine, Bursa’da Sultaniye Medresesi’ne müderris oldu. 966 (m. 1558) senesinde vefât eden Kara Ca’fer Efendi yerine Sahn-ı semân medreselerinden olan Karadeniz cihetindeki Çifte Başkurşunlu’ya müderris oldu. 969 (m. 1561) senesi Rebî’ul-âhır ayında ise Bağdad kadılığına ta’yin edildi. Burada kadılık vazîfesini 972 (m. 1564) senesine kadar güzel bir şekilde yürüttü. Bu senenin Muharrem ayında emekli oldu. Yerine Çalık Ya’kûb Efendi Bağdad kadısı oldu.
Dülger-zâde Mehmed Efendi, dînî ilimleri iyi bilen, faziletli ve kâmil (olgun) bir kimse idi. Sâlih kimseleri sever, ilim ve irfan ehliyle beraber bulunurdu. Gösterişten uzak, sâde bir hayât yaşardı. Türkçe ve Arabca mükemmel şiirler yazardı. Hüsn-i hat (yazı) san’atında da usta idi. Sahip olduğu kitaplara tashihler (düzeltmeler), haşiyeler ve ta’likler (açıklama ve notlar) yazmak âdeti idi. Pekçok kitabı bizzat eliyle yazarak çoğalttı. Ebüssü’ûd Tefsîri ve Hasen Çelebi’nin Telvîh kitabına yazdığı haşiye, Molla Hüsrev’in Dürer ve Gurer isimli kitapları, eliyle yazarak çoğalttığı kitaplardandır.
Dedesinin mahallesinde (Saraçhâne’de) yangın çıkınca, mescidin minaresinin külahı yandı. Bu hâdiseden, başına bir hâl geleceği ma’nâsını çıkardı. O hafta içinde vefât etti.
Atâî, 1043 (m. 1633) senesinde Üsküb kadısı olduğu zaman, Dülger-zâde Mehmed Efendi’nin babasına âit vakıfları gördüğünü ve muhâsebesini ve kontrolünü yaptığını bildirmektedir.
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Şakâyık-ı Nu’mâniyye zeyli (Atâî) sh. 125
İBN-İ NECCÂR