Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Muhammed bin İsmâil bin Ebû Bekr el-Fakîh olup, künyesi Ebû Abdullah’tır. Doğum târihi bilinmemektedir. 798 (m. 1395) senesinde vefât etti. Cenâzesini Şerîf Ahmed el-Rüdeynî yıkadı. Vera’ ve takvâ sahibi bir zât olan Ebû Abdullah’ın hâlleri ve kerâmetleri çok idi.
Şöyle anlatılır: “Bir kişi, başka bir beldeden, Ebû Abdullah’ı ziyâret için yola çıktı. Yolda eşkiyalar önünü kesip, elbiselerini ve yanında bulunan paraları aldılar. O kişi, Ebû Abdullah el-Fakîh’in yanına gelince, durumu ona anlattı ve; “Hakkımı bana döndürünceye kadar senin yemeğini yemem” dedi. Ebû Abdullah onu, dedesi Şeyh Yûsuf’un kabrine götürdü, ihtiyâç ânında onun kabrine gitmek onun âdeti idi. Kendi yüksek derecesini böylece setrediyordu. Kabrin yanında bir saat kadar oturdular. Sonra Ebû Abdullah, misâfirine; “Kabrin arkasına bak, ne görüyorsun” dedi. Bakmak için kalktığında, elbisesini ve içindeki dirhemlerinin hiç eksilmemiş olarak durduğunu gördü.”
Şeyh Sâlih Ahmed es-Sûfî şöyle anlatır: “Şeyh Ebû Abdullah’la sahrada yürüyorduk. Ben ona; “Ey efendim! Evliyâya yürüme hâlinde özel bir durum var mıdır?” diye sordum. O da; “Evet, tahyiz vardır” deyince, ben;
“Tahyiz nasıl olur?” diye sordum. Bana dönerek; “İşte böyle!” dedi ve yerinden, hareket etti. Bir de baktım ki, bilmediğimiz bir yerdeyiz. Bana dönerek; “Ey Ahmed! Bizimle, önceki bulunduğumuz yer arasında iki aylık yol var” dedi. İkinci defa hareket etti. Bir de baktım ki, yine önceki yerimizdeyiz.”
¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾¾
1) Câmi’u kerâmât-il-evliyâ cild-1, sh. 157
MUHAMMED BİN İSMÂİL EL-FAKÎH